Bir Fabrika Deneyimi – As Plastik direnişçisi bir işçinin mektubu –

Beylikdüzü Sera Tekstilde yaşadığım sendikal faaliyet üzerine bir deneyimimi sizinle paylaşmak istedim.

Sadece altı ay içinde yaşanan bir süreçti.  Ben işe girdiğimde yapılan yıllık zam da ütücülere 250 TL makinacılara ise 150 TL zam yapılmıştı ve çalışan arkadaşlar yapılan bu zamdan makineci arkadaşlar için söylüyorum hiç memnun değillerdi.  Memnun olmadıkları için süreç çok hızlı gelişmişti, işçi temsilcisi arkadaşlar da tam manasıyla ne yapacaklarını bilmiyorlardı ve ben de onlara işveren ile bir toplantı yapmalarını istedim toplantı sırasında ismini hatırlamadığım bir abi söz almak için elini kaldırmıştı ve şu cümleleri kurmuştu toplantıyı yapan patrondu, lakin sürekli müdür konuşuyordu, küçük düşürücü sözcükler kullanıyordu ve çok yüksek sesle konuşuyordu. Yüksek sesle konuşmasındaki sebep işçileri püskürtmek ve isteklerini söyleyememe psikolojisi oluşturmaktı, lakin başarılı olamamıştı.  İsminin hatırlamadığım abi elini kaldırıp söz istediğinde şu sözleri sarf etmişti : Benim iki tane oğlum üniversitede okuyor, bize yapılan zamlar çok az lütfen gerekeni yapın diye cümleler kurmuştu ve müdür ise kendisine yüksek bir sesle sen iğnenin kumaşın ipliğin ne kadar olduğunu biliyor musun diye söylemişti adam da ben bunları bilmiyorum ama aldığımızdan çok az lütfen bizim için bir şeyler yapın diye boynunu bükerek sözlerine devam etmişti ve müdür bu konuşma sonrasında o abinin çok moralini bozmuş  ve ağlatmıştı. Bense dayanamayıp söz almak istedim. Elimi kaldırdım ve önce kendimi tanıttım. Müdür denen şahıs sen kimsin ne istiyorsun diye bana çıkıştı , ben de kendisine siz kimsiniz diye çıkıştım ben bu fabrikanın müdürüyüm dedi iyi ya dedim siz de benim gibi bir çalışansınız ben sizinle muhatap olmak istemiyorum ve patronla konuşacağım dedim ve kendisiyle konuşmak istemediğini dile getirdim. Patronla konuşmaya başladım tekrardan kendimi tanıttım ve dedim ki ben 6 aydır sizin firmanızda çalışıyorum ütücü arkadaşlara yapılan zamla biz makinacılara yapılan zam arasında fark var. Ütücü arkadaşlar hak etmiştir almıştır ona bir lafım yok lakin bizlere bu kadar düşük zam yapılmasının sebebini merak ediyorum deyince patron bana dedi ki sen o 7-8 kilo ütüyü akşama kadar sallamayı kolay mı zannediyorsun dedi ben de dedim ki hiçbir iş kolay değildir elbette ki zordur lakin bizler de akşama kadar oturmaktan affedersiniz popomuz pişiyor ilaveten ütücü arkadaşların önüne 1 metre kumaş atarsanız ütücü arkadaşlar sadece o kumaşın kırışıklığını alırlar, bizler ise o kumaşı santim santim milim milim ölçüp kesip dikip size kıyafet yaparız yani bizler sanatkarız lütfen olaya bu şekil bakın dedim ve patron ise ben hiç bu şekil düşünmemiştim dedi.  Bizlere 150’şer TL daha zam yapıldı aradan geçen 3 hafta sürecinde.

Yemeklerimizin son derece kötü olduğu lezzetsiz olduğu ve hep aynı çeşitler çıktığını arkadaşlar arasında sık sık konuşuyor ve şikayetlerimizi sadece birbirimize dile getiriyorduk. Yine bir öğle yemeği paydosunda yemekler son derece kötü olduğu bir gündü ve o gün kendi kendime bir karar aldım ve elimdeki demir bardağı masaya vurarak tepkimi dile getirdim. İnanır mısınız?  Sanki insanlar bir kıvılcım bekliyormuş gibi herkes benimle birlikte masalara vurmaya başladı ben bile kendi kendime çok şaşırdım ne yaptım ben diye. Ama bir baktım ki insanlar benle beraber hareket etmeye başladılar ve onları kontrol etmeye başladım. Geçen bir hafta süresinden sonra yemekhane komple değişti masalar sandalyeler tezgahlar hatta yemek şirketi bile. Yemekleri de düzeltmiştik. Zamları da almıştık ve arkadaşların kendi aralarında konuştuklarına göre beni işçi temsilcisi seçmek istiyorlardı. Bense bunu istemiyordum istememdeki sebep ise temsilcisi olmamak değildi sadece benim orada yeni bir eleman olmam ve benden önceki eski elemanların bu işe layık olduklarını düşünmemdi.  Ama arkadaşlar ise benim temsilci olmamı istiyorlardı ve bir oylama sonucu beni işçi temsilcisi seçeceklerdi. Aradan geçen 3 günden sonra ustabaşı beni muhasebeden çağırdıklarını söyledi, ben de bant ortasında kalkarak arkadaşlara “arkadaşlar hakkınızı helal edin beni işten çıkaracaklar” dedim onlar da hayır olamaz nasıl olur gibi sözcükler kullanarak inanmadılar ama ben anlamıştım patronun beni işten çıkaracağına ve daha sonra muhasebeye gittim. Tahminimce bu olay 2007 senesinde yaşandı ve o gün bana ₺2.500 TL bir tazminat ödediler hem de o gün! Tekrardan sekreter kıza dönen patron “arkadaşın adresini telefonunu alın elemana ihtiyacınız olursa tekrardan çağırırız” diye ben de dönüp sekreter kıza kendisinin ne kadar süredir burada çalıştığını sordum 6 sene gibi bir cevap verdi  hatırladığım kadarıyla ve ben de burada 6 aydır çalışıyorum ama siz 6 senedir patronunuzu tanıyamamışsınız dedim kendisi de nasıl yani dedi sizden benim adres ve telefonumu bu adam gelirse bir daha işe almayın diye istiyor siz bunu anlayamadınız mı dedim sonra da oradan ayrıldım ayrıldıktan sonraki süreçte arkadaşlar ne yaptılar nasıl hareket ettiler tekrardan birleştiler mi tekrardan bir örgütlenmeye ya da haklarını alma gibi bir eylemde bulunurlar mı orasını bilemiyorum yani başımdan böyle bir süreç geçmişti. Böyle bir deneyim geçti bunu sizinle paylaşmak istedim.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz