İstanbul Güngören Sanayi Mahallesi’nde tekstil atölyelerinin bulunduğu binada çıkan yangında hayatını kaybeden mülteci işçi sayısı 5’e yükseldi. Patlamaların da meydana geldiği yangında 6 işçi yaralandı.
İstanbul Güngören’de tekstil imalathanelerinin bulunduğu 5 katlı binada yangın çıktı. Patlamaların da olduğu yangında, tuvalette kilitli olduğu anlaşılan 4 mülteci işçi zehirlenerek hayatını kaybetti. Yangının kontrol altına alınmasından sonra binada bir işçinin daha cansız bedenine ulaşıldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, iş yeri yetkililerinden 4 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
Sosyal medya kanallarından yapılan paylaşımda, hayatını kaybedenlerden üçünün; Jasim Waka’a, Uday Vehid ve Majid Elseydi isimli Suriye’li işçiler olduğu kaydedildi.
İstanbul Valiliğinden yapılan açıklamada, yangında 4 mülteci işçinin kendilerini kilitledikleri tuvalette, dumandan zehirlenerek hayatlarını kaybettikleri iddia edildi. Valilikten yapılan açıklama şöyle:
“Ayakta tedavi edilen bir işçi, saat 18.30 sıralarında Merkez Karakolunda verdiği ifadesinde, ‘Bazı çalışanların bina içerisindeki bir tuvalete girerek, yangından korunmak için kendilerini kilitlediklerini gördüğünü’ beyan etmiştir. Bu bilgi doğrultusunda yeniden başlatılan arama çalışmalarında, yabancı uyruklu 4 işçinin kendilerini kilitledikleri tuvalette, dumandan zehirlenerek hayatlarını kaybettikleri tespit edilmiştir. Konuyla ilgili soruşturma başlatılmış olup…”
Devamı bilinen ezber laflar… Öte yandan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma kapsamında iş yeri yetkililerinden 4 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
Güngören Platformu: “Fıtrat değil Cinayet!”
Güngören’de 5 mültecinin yanarak can verdiği 4 katlı tekstil atölyesi önünde Güngören Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kitle basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada, “Kayıtsız çalıştırmanın yaygınlaştığı, gerekli önlemlerin alınmadığı, zorunlu mesainin dayatıldığı sistemde iş cinayetlerinin artması maalesef şaşırtıcı değil” denildi.
Fıtrat değil cinayet”, “O kapı neden kilitliydi?”, “Mülteci işçiler köle değildir” dövizleri taşınılan açıklamaya Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, DİSK Yönetim kurulu üyesi, Gıda İş Genel Başkanı Seyit Aslan, Cam Keramik İş Genel Başkanı Birol Sarıkaş, Genel Sekreteri Mehmet Turp, DİSK Tekstil Merter Şube Başkanı Asalettin Aslanoğlu ve Güngören Demokrasi Platformu bileşenleri katıldı.
“Göz göre göre gelen vahşi bir katliam”
Hayatını kaybeden mülteci işçileri anarak sözlerine başlayan Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, “Bu ülkede göçmen ve mülteci işçilerin ölüsü, dirisi kadar kazanç kaynağı patronlar için. Çünkü patronlar onları yaşarken sendikasız, sigortasız, güvencesiz, ve yarı fiyatına ücretle köle gibi çalıştırıyor” dedi.
Akdeniz, mülteci işçilerin iş cinayetlerinde, iş kazalarında can verdiklerinde ise kaydı olmadığı için patronların tazminat ödemekten, ağır cezalara çarptırılmaktan kurtulduğuna dikkat çekti. Akdeniz, “Özellikle iş cinayeti davalarında ‘olası kasıtla ölüme sebebiyet verme’ suçundan yargılanmalıdır bu insanlar. Çünkü göz göre göre gelen vahşi bir katliamdır bu” diye konuştu.
“Yeterli bilgiye sahip değiliz”
DİSK Gıda İş Genel Başkanı Seyit Aslan, yetkililerden bilgi almak istediklerini ancak kendilerine bilgi verilmediğini söyledi. Aslan, “Bu patlama neden oldu? İş yeri ruhsatlı mıydı? Ruhsatsız mıydı? Çalışan mülteci ya da Türkiye’li işçilerin sigortaları var mıydı? Kaçak mı çalıştırıyorlardı? Aradan 24 saat geçmiş olmasına rağmen kamuoyu yeterli bilgiye sahip değil” dedi.
“Ölümler olduktan sonra alınan tedbirlerin hiçbir önemi yok”
Özellikle göçmenlerin ağır emek sömürüsüyle karşı karşıya kaldıklarını hatırlatan Aslan, “Çalıştıkları yerlerde barınmak zorunda kalıyorlar. Kimlikleri, pasaportları elinden alınıyor. Çalıştıkları ücretlerine el konuluyor. Yetmezmiş gibi çalıştıkları iş yerlerinde başka yerlere gitmesinler diye üzerlerine kapı kilitleniyor. Bu ülkede yaşayan her vatandaşın can ve mal güvenliğini bu ülkenin yöneticileri almak zorunda. Ölümler olduktan sonra alınan tedbirlerin hiçbir önemi yok. Tıpkı burada olduğu gibi” ifadelerini kullandı.
“Bu senaryo bize inandırıcı gelmiyor”
Platform adına açıklamayı ise Kezban Konukçu gerçekleştirdi. Konukçu, “Yanan işyerinden herkes çıkıp hayatını bir şekilde kurtarabilmişken bu arkadaşlarımız neden dışarı kaçmak yerine kendini tuvalete kilitlesin? Tuvalete sıkıştıkları ifade edilmiyor, ‘tuvalete kilitlediler’, deniyor. Diyelim ki o bölgede sıkışıp kaldılar, kilitlemek neyin nesi?” diye sordu.
“Bu senaryo bize inandırıcı gelmiyor” diyen Konukçu, “Mültecileri kayıtsız çalıştırmanın bu kadar yaygın olduğu ülkemizde hiç inandırıcı gelmiyor. Denetimlerde kayıtsız işçilerin bir yerlere kilitlendiğini çok iyi biliyoruz. Hele bir de bu işyerlerinin yüzde 54’ünün kaçak olduğu ve pek çoğunda yangın merdiveni olmadığı düşünüldüğünde yaşanan olayın bir kaza değil cinayet olma ihtimali güçlü görünüyor” dedi.
“Davanın peşini bırakmayacağız”
Konukçu, “Bizi açlık sınırının altında çalıştıran, daha fazla kâr uğruna önlem almayarak öldüren, savaş çıkararak işçileri mülteciliğe zorlayan bu sistem suçludur! Burada dün yaşanan olayın takipçisi olacağız. Hiç kimsenin hayatı bir diğerinden daha az değerli değildir. Ülkelerinden koparılarak kötü koşullarda, düşük ücretlere çalışmak zorunda kalan mülteci kardeşlerimizin davasının peşini bırakmayacağız” dedi.
Açıklamaların ardından siyasi parti ve sendika temsilcileri olayın yaşandığı binanın önüne karanfil bıraktı.