TÜSİAD, “Türkiye sanayisinin bugününe bakış ve öneriler” adlı bir rapor yayımladı. Raporda son 20 yılda sanayide yaşanan gelişmeler ele alındı. Dr. Nurşen Numanoğlu, F. Hazal İnce ve Berkay Kekül’ün hazırladığı raporda çarpıcı tespitlere yer verildi.
Ülkenin ihracat yapısında 1990’lardan itibaren düşük teknolojili ürünlerden orta ve özellikle orta-yüksek teknolojili ürünlere doğru bir hamle yapıldığı ancak bu hamlenin, 2000’lerin ortalarından itibaren hızını kaybettiği ortaya konuldu.
Raporda bir diğer dikkat çeken tespit, kaynak dağılımının çarpıklığı oldu. Rapora göre verimliliği daha düşük olan girişimler kaynak dağılımından daha yüksek pay aldı, bu da sektör düzeyinde verimlilik artışını olumsuz etkiledi.
Sektör temsilci ve uzmanları ile rapor için yapılan görüşmelerde şirketlerin teknoloji yenilemek yerine teşvikler sayesinde ciddi biçimde daha düşük ücretlerle çalışan işgücü kullanımını artırarak büyümeyi tercih edebildikleri dile getirildi. Buna göre mali güçleri halihazırda yüksek olan büyük firmalar, son yıllarda teknoloji konusundaki çabalarını artırırken daha küçük firmalar teknoloji yerine daha fazla işgücü kullanarak büyümeyi seçmiş olabileceklerine dikkat çekildi.
Hem TL’nin değer kaybı, hem de ücretlerin düşüş yaşaması, Türkiye’yi giderek bir ucuz iş gücü cenneti haline getiriyor. Nitekim geçtiğimiz yıllarda, doğrudan cumhurbaşkanlığı ofisi tarafından yabancı sermaye çekmek için bu ucuz iş gücüne dikkat çeken tanıtım videosu yayınlanmıştı. Doğası gereği sermaye en karlı alanlara gidiyor. Burada altı çizilmesi gereken nokta, sermaye yatırımları yerine, ucuz iş gücünden faydalanmak üzere, daha düşük teknoloji ile yatırıma yönelme eğiliminin altını çizmek gerekiyor.
Ülkemizde, büyük fabrikalarda ve sendikalı olarak çalışan işçilerin büyük bir bölümü, asgari ücretin bir tık üzerinde maaşlarla çalıştığını söylemek mümkün.
Eğitimin Kalitesi Düşük!
Diğer çarpıcı bir tespit ise, eğitim seviyesindeki düşüş. Aslında sermaye, işçi çocuklarının verilen işi anlayacak, dört işlemi yapabilecek, kumpas vb. Aletleri okuyabilecek kadar eğitimi yeterli görür desek bunda bir abartı olmaz. Gelgelelim, bugün ki durumdan şikayet ediliyor raporda.
Türkiye Yetişkin Becerileri Anketi sonuçlarına göre OECD ülkeleri arasında Şili’den sonra en düşük ortalama sözel ve sayısal beceri yetkinliği puanına sahip ülke olduğu anımsatılarak şu ifadelere yer verildi:
“Genç kuşakların beceri yetkinliği seviyesi diğer OECD ülkelerindeki akranlarının ortalamasını yakalamaktan uzaktır. 16-24 ve 25- 34 yaş gruplarının becerileri kıyaslandığında genç kuşakların performansı gelişmiş ülke ortalamasına yakınsamayı mümkün kılacak ve var olan beceri farkını kapatabilecek seviyede değildir.”
Raporda bu zorlukların aşılması için etkin bir sanayi politikası tasarımı ve uygulamasına ihtiyaç duyulduğu belirtildi.