Sınıf Sendikacılığı!

Seksen darbesi bu ülkede temel kırılma noktalarından biridir. Seksen darbesi ile örgütlü işçi sınıfı örgütsüz hale gelmiş veya getirilmiş, sendikalar sınıf sendikacılığından koparak, mafyatik şekilde işlerini yürütür olmuştur. Sendika ile işçinin bağı kopmuş, kağıt üzerinde bir sendikaya üye olsa da gerçek anlamda örgütlü işçi sayısı yok denecek hale gelmiştir.
Mücadeleci sendikalar da var elbette. Hala varlığını koruyan, sınıf sendikacılığı çizgisinden taviz vermeyen sendikalarımız da var.fakat varlıkları oldukça az sayıdadır.
Seksen darbesinin yarattığı olumsuz etki gezi direnişi ile kırılmaya başlamıştır. Gezi direnişinin etkisi hala devam etmektedir. Egemenlerin rüyalarına giren bu korku bugün de birçok işçi direnişi ile kendini göstermektedir.
İşçi sınıfı tarihinden aldığı dersle yeni eylem biçimlerini dener duruma gelmiştir. Farplas işçilerinin direnişi bu anlamda iyi bir örnektir. Fabrika işgaline varan bu eylem biçimden devlet o kadar çok korkmuş olmalı ki işçileri ters kelepçe yaparak gözaltına aldı. Amaçları kendi korkularını tüm işçilere yaymak.
Peki Farplas’da ne olmuştu.
Farplas şirketi adı üzerinde olan bir şirket. Araba farlarına plastik üreten bir firma. Bünyesinde binlerce işçi çalışıyor. İşçiler en doğal anayasal hakları olan sendika üye olma haklarını kullandıkları için işten çıkarıldılar. İşten çıkarılan işçi sayısı 150 civarında. Bunun üzerine direnişe geçen işçiler fabrikayı işgal etti ve ters kelepçe yapılarak gözaltına alındı.
Farplas işçişlerinin direnişi bugün de devam ediyor. DİSK’e bağlı Birleşik Metal-iş sendikasına üye oldukları için işten atılan işçilerin talepleri şunlar. İşten çıkarılan işçiler geri alınsın, Sendikaları tanınsın. Çalışma şartları iyileştirilsin. İnsanca yaşayabilecekleri bir ücret.
İşçilerin direnişi devam ederken, Farplas patronunun çalışan işçilere, Türk Metal sendikasına geçmeleri yönünde baskı yaptığı bildirildi. Türk Metal Sendikası TÜRK-İş’e bağlı ve mafyatik örgütlenmenin en yoğun olduğu sendikalardan biri.
Normal şartlarda patronlar işyerlerinde sendika istemezler çünkü sendikalı işçi güç demektir. Hakkını isteme konusunda daha cesurdur. Hem yasal hem de fiili ve meşru hakları için eyleme geçme potansiyeli her zaman vardır. Özellikle 2022 yılı ile birlikte artan zamlar ve vergiler nedeniyle yaşanmaz hale gelen hayatlarımız düşünüldüğünde, böyle bir gücün varlığı işçiye umut, patrona korku ve rahatsızlık verecektir. Fakat patron işçileri Türk Metal’e geçmeleri konusunda zorluyor. Bu durum bile bize Türk Metal’in nasıl bir sendika olduğu konusunda fikir verir niteliktedir.
Tabi bu durumda Birleşik Metal-iş Sendikasının tam anlamıyla sınıf sendikacılığı yaptığı, her şeyi doğru yaptığı gibi bir anlam çıkarmamalıyız. Özellikle son imzalanan MESS grup toplu sözleşmesindeki tutumları en kibar ifade ile sınıfta kaldıklarını gösterir mahiyettedir. Tüm eksikliklerine rağmen, patronların Disk’ten bu kadar korkuyor olmaları, Disk’in taşıdığı potansiyeli Disk yöneticilerinden çok patronların gördüğünün açık bir kanıtıdır.
Göstermelik eylemler yerine, gerçekten işçi sınıfının çıkarına, işçi sınıfı ile birlikte atılacak adımların yaratacağı etki düşünüldüğünden çok daha fazla olacaktır.
Bu durumda görev öncü işçilerdedir. Görev mücadeleci sendikacılardadır. Sendika yönetimlerini zorlamak, yapılmayan işçiler için hesap sormak, ve başkasının yapmasını beklemeden kendileri yapmak zorunluluğu doğmuştur. İşçi arkadaşlarımız, sırtlarında bir kambur gibi duran sendika yöneticilerini sırtlarından atıp kendi kaderlerini ellerine almaları gerekmektedir. Bunu yapmanın en sağlıklı yolu ise işyeri komitelerini bir an önce örgütlemektir. İşçi Gazetesinin büroları tüm işçi kardeşlerimize açıktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz