Merhabalar, öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Tabii, Betül ben. Farplas işçisiyim. 27 yaşındayım. 1.5 senedir Farplas’ta çalışıyorum. Kovuldum şu an.
İşten atılmadan önce çalıştığınız yerden, işyerinden, koşullarından bahsedebilir misiniz? Şu an fabrikada üretim devam ediyor herhalde …
Evet içeride çalışan arkadaşlarımız var. Taşerondan da elemanlar getiriliyor şu an bizim yerlerimizi doldurmak için. Şu an içeride eski çok var yeni elemanda çok fazla. Zaten hepsi büyük ihtimalle çıkartılacak. Şu süreci biraz daha uzatmak istiyorlar. İçeride çok ciddi bir baskı var. Bizden sonra daha da baskı oluştu hatta. Şu an lavaboya bile giderken insanları takım liderleri bekliyor. Buraya gelirken güvenliklerle, insan kaynaklarıyla beraber geliyorlar. Bir baskı var daha da olacak büyük ihtimalle. Şu an iyi paralar alıyorlar içeride. Bunlar gelip geçici. Biz kapının önünde olduğumuz sürece devam edecek. Sonrasında geçecek zaten. Ben içeride çalışırken zaten bir baskı vardı. Özellikle kadınlara bir baskı vardı. Kadınları ek gelir olarak gördükleri için daha bir baskı uygulanıyor içeride. İnce işlerin çoğunu kadınlar yapıyordu zaten. Erkeklerin yapamayacağı birçok iş var içeride. İnce işleri kadınlar yapıyordu. 12 saat 16 saat çalıştırılıyordu. Önceden 16 saat çalıştırılıyormuş. Şu an 12 saate zorunlu tutuyorlardı. Onun dışında üstlerden gelen bir baskı vardı. Amirlerden takım liderlerine, takım liderlerinden de elemanlara bir baskı vardı. Genelde takım lideri ve amir olanlar ortaokul ve lise mezunu. Altlarda çalışanlar üniversite mezunu olduğu için daha bir ezme çabası vardı. İçeride zaten çok fazla üniversite öğrencisi vardı. Okuyan hala, mezun olan çok fazla genç vardı. O yüzden aslında biraz da büyüdü bu olay. Farkında olan birçok insan vardı. Hala da öyle. Ama şu an eleman alınırken üniversite mezunu almak istemiyorlar mesela. Yani farkındalar artık bir şeylerin. Şu an daha da baskı var. Ne kadar sürecek bilmiyorum.
Yanlış hatırlamıyorsam 23 gündür direniştesiniz. Ondan önce de bir talepler ve bekleyiş süreci vardı…
19’unda avansları almadan önce zamları açıklamaya başladılar. O sıra bir iş durdurma olmuştu. Gündüz vardiyasında 1’er saat, her lokasyonda. Ben gece vardiyasındayım. Gece vardiyasına geldiğimizde 2-3 saat yaklaşık elemanlara makineleri tutturamadık. Vardiya teslimi almak istemediler. Sonrasında sabah bir toplanma oldu CEO açıklama yapacak diye. Buraya toplandı bütün lokasyonlar. Geceden çıkanlar gündüz gelenler. 700’e yakın insan vardı. 4,5-5 saate yakın da CEO’nun konuşmasını bekledik. Konuşmayla insanlar çok tatmin olmayınca, istediklerini alamayacağını düşününce -sendika zaten buradaydı, ufak bir grupla örgütlenmeye başlamıştı, çoğu insanın daha haberi yoktu sendikadan – sendikaya güvendiler. O an orada ciddi bir ayaklanma oldu. Sonrasında üye olmaya başladı insanlar. 4 gün içerisinde de zaten yetki başvurusu yapılmıştı. Sonrasında bizi izne çıkardılar elektrik kesintisi bahanesiyle aslında. Öncü olarak gördükleri insanları izne çıkardılar. Sonrasında zaten 150 kişiye tebligatlarla çıkış verildi.
Devamında fabrika işgal edildi, gece vardiyasında..
Evet biz çıkartılan arkadaşlar olarak, ben de oradaydım.
Nasıl bir andı yaşanılan? Size ne hissettirdi ?
Aslında biz işgal için gelmemiştik. Biz çıkartıldık neden çıkartıldığımızı öğrenmeye gelmiştik. Elektrik kesintisinden dolayı 1 hafta doğru düzgün çalışmadılar. İlk seri üretime geçtikleri gün biz de buraya açıklama istemeye gelmiştik. İçeriye girdik muhatap bulamayınca. İçeride zaten büyük başlardan kimse yoktu bize açıklama yapabilecek. Sonrasında polis gelmeye başladı. İçimizde polisle karşı karşıya kalmaktan yana çok çekinen insan vardı. Ve ilk defa polis görenler vardı. Biz de açıklama yapılana kadar içeride kalacağımızı söyledik. Sonrasında polisler içeriye girmeye başladığında biz de çatıya saklandık. 8 saate yakın çatıdaydık. Sonrasında zaten şafak operasyonu.
Hepimiz izledik görüntüleri? Nasıldı o an ? Ne hissettiniz ?
Çok kötüydü. İlk bir posta aldıklarında döverek aldılar.
Bazı haberlerde “bugün buradan sizin ölünüz çıksa dahi sizleri alacağız” tarzında polisin sizlere ifadeleri çıktı…
Evet tabii. Amirler, ilçe emniyet müdür yardımcıları falan vardı. Birkaç kez konuştular bizle. Sonrasında CEO geldi. Konuşma yaptı. Zaten CEO’nun konuşmasında biz “ hayır senin istediğin değil bizim istediğimiz olacak” dediğimizde giderken dönüp “bundan sonra polisle karşı karşıya kalın o zaman” deyip gitti. 1 saate kalmadı zaten polisler de bize müdahaleyle giriştiler. İlk grubu alırken bayağı tekme tokat döverek aldılar. Hatta camları falan kırdılar içeriye girmek için. Sonrasında biz kadınlar çatıya çıktık. Bize bayağı bir konuştular falan. O sırada birkaç arkadaşımız atlayacağım diye çıktı tam şu gördüğünüz yerlere. “Atlarsanız da atlayın çok önemli değilsiniz. 10 kişi kalsa da biz o 10 kişiyi alacağız, çıkartacağız” tarzında şeyler söylediler . Aslında o an oraya çıkmış o psikolojideki insanlara söylenmemesi gereken birçok şey söylendi. Küfürler, bağırışlar, çağırışlar … Ciddi bir polis müdahalesi zaten döverek, kadınları da döverek. Hamile kadın var dediğimiz halde çokta umursamadılar döve döve indirdiler. Küfürler ederek, ağzımızı kapatarak, ittirerek aldılar. Çoğumuz aslında ilk defa öyle bir şeyle karşılaştık. Ben ilk defa karakola gittim. Benim gibi bir sürü insan vardı içimizde. Özellikle kadınlar. Polisle karşı karşıya kalmış çok az insan vardı. O yüzden çok kötüydü yani hem psikolojik açıdan hem fiziksel açıdan ciddi zorlandığımız bir gündü.
Dışarıda toplanan insanlar, size destek olmaya gelenler moral olmuştur diye düşünüyorum.
Biz gözaltına alınırken yukarıda, burada yaklaşık 500 600 kişi vardı bekleyen. Bizden sonra da gelmişler zaten. Biraz daha dayansaydık aslında belki o kadar kötü bir müdahale ile karşılaşmayacaktık ama şafak operasyonuyla beraber aslında zaten o saati beklediklerini anladık biz. Çünkü CEO’nun gitmesinden 1 saat falan sonra alındık. Dışarıda bayağı bir kalabalık vardı. Aslında o çok güzel bir görüntüydü. Ama içerideki elemanlar çalışmaya devam ettikçe de çok bir şey yapamıyorsunuz.
Bugün kadınların her alanda mücadelesi ön plana çıkıyor. Özellikle fabrikalarda son süreçlerdeki direnişler de kadınlar en önde mücadeleyi büyütüyorlar. Bununla ilgili ne demek istersiniz ?
Çünkü en çok sömürülenler kadınlar. Hem içeride çalışıp hem evine gidip çalışan çok fazla insan var. Çoğu zaten senelerini buraya vermiş. Hem içeride 12 saat çalışıp hem eve gidip çocuklarıyla ilgilenmek, eviyle ilgilenmek ciddi bir sömürü. Çok ciddi bir sömürü var kadınların üzerinde. Zaten kadınları dediğim gibi ek gelir olarak gördükleri için emeğinin karşılığını alamıyor birçok kadın içeride. Bu yüzden en çok direnenler kadınlar oluyor. Ve baktığımızda bizim patronumuz Ahu Hanım en çok kadınlara verdiği değerle övünen, onları ön planda tuttuğunu söyleyen bir kadın olduğu için bir sürü ödül aldığı için bu sebepten dolayı kadınlar aslında “öyle değil böyle” diye çok daha fazla ayaklandılar. “Senin dediğin gibi değil içerisi içeridekinden haberin yok.” Ama dışarıda kadınlara şöyle değer veriyoruz böyle değer veriyoruz şöyle el üstünde tutuyoruz diyorsunuz ama öyle bir şey yok aslında. Yani yan yana çalışıp aynı parçayı yapan bir kadınla bir erkeğin maaşı aynı değil bile içeride. Kadınlar bunu sorguladığında da “Ek gelirsiniz siz ailenize yardımcı oluyorsunuz “ gibi cevaplarla çok karşılaşıyorlar. O yüzden en çok direnenler en çok ön planda olanlar kadınlar oldu. Senelerdir çünkü ciddi bir şekilde sömürülmüşler. Ben çok yeni bir elemandım. Ama az çok anlayabiliyorum. İçerideki ablalarımla konuştum az çok. Ben de sonradan anladım olayı. En çok onlar sömürüldüğü için en çok onlar seslerini çıkarıyorlar.
8 Mart yaklaşıyor, ülkenin kadınlarına ne demek istersiniz ?
8 Mart’ı biz burada kutlamayı düşünüyoruz bu sene. Hepinizi buraya bekliyoruz .
Örgütlü olmak herhangi bir sendikada herhangi bir örgütte nasıl bir şey, nasıl bir his, nasıl bir duygu ? Biliyorsunuz ülkemizde işçiler arasında sendikalı olma hali epey az. Bu durum sömürüyü kat be kat arttırıyor. Örgütlü olmak böylesi durumlarda ne ifade ediyor ?
Ben sendikayı o gün burada toplandığımızda öğrendim. Ben 27 yaşındayım daha ikinci fabrikamdayım. Sendika nedir bilmiyorum. Zaten kayıt bile olmamıştım ben, burada oldum. Sonrasında oturdum, araştırdım. Kendim araştırdım kimseye de sormadım ve gerçekten sendikalı bir yerde çalışmakla sendikasız bir yerde çalışmak arasındaki farkı kendim gördüm. O yüzden söylüyorum eğer iyi şartlarda çalışmak ve gerçekten emeğinin karşılığını almak istiyorsa insanlar kesinlikle sendikaya üye olsunlar. Zaten Avrupa ülkelerinin hiçbirinde sendikasız işçi çalıştıramıyorsun. Bu yasak. Baktığımızda bizim firmamızın da yurtdışıyla çok ciddi ortaklıkları var ama ona rağmen hala direniyorlar. Aslında Avrupa standartlarında bile çalışabilmek istiyorsan sendikaya üye olmak zorundasın. 16 saat çalıştırılmayacaksın, 12 saat zorunlu tutulmayacaksın. Hepsinden geçtim emeğinin karşılığını kat be kat alabiliyorsun. O yüzden söylüyorum örgütlenmek kötü bir şey değil. Ki kötü bir şey olsa anayasada hak olarak verilmezdi bu insanlara zaten. Anayasada hak olarak verilmiş bir şeyi savunmak hiçbir şekilde yasak değil, hiçbir şekilde kötü değil. Özellikle bunu savunan insanlar terörist değil. Biz bu damgayı çok yedik şu aşamada. Asla böyle bir şey yok. Biz bize yardıma gelenlere desteğe gelenlere söylüyoruz. Sağdan da gelsin insan soldan da gelsin. Ak Partisi de gelsin CHP’si de gelsin. Bizim hiçbir ayrımımız yok. Biz sadece emeğimizin karşılığını istiyoruz. Biz sadece emek için buradayız. Bizi destekleyenlere de her zaman kapımız açık. Dil, din, ırk hiçbir şekilde ayırt etmiyoruz. O yüzden söylüyorum kesinlikle örgütlenmekten korkmasınlar. Buradaki birçok insan korkmuyor. Hepimiz buradayız. Ve biz burada olduğumuz sürece içerideki arkadaşlarımız da güçleniyor. O yüzden korkulacak hiçbir şey yok.
Ülkenin her yerinde direnişler bugün var. Kadınlar, öğrenciler, işçiler direniyorlar. Birçok tekstil fabrikasında, yemek sepetinde, trendyol da direnişler mevcut. Kimileri de kazanımla sonuçlanıyor bu direnişlerin. Bugün yükselen bir Genel Grev Genel Direniş talebi de var. Bütün saldırılara karşı bir Genel Grev Genel Direniş örgütlenmeli midir? Öyleyse bunu nasıl mümkün kılabiliriz ? Fikirlerinizi öğrenebilir miyim ?
Bizim ayaklanmamızdan sonra, bizim emeğimizi aramamızdan sonra çok ciddi bir ayaklanma yaşadık aslında. Bize de çok videoları geliyor, örnekleri geliyor. Bizden sonra ayağa kalkan çoğu insanlar haklarını aldı. Aslında hak dediğimiz şey maaşlara zam yapılması. Ben söylüyorum şu an ülkede ciddi bir grev var gerçekten. Bunun tek sebebi de enflasyonun çok yüksek olması, alım gücünün çok düşmüş olması ve insanların ev geçindiremiyor olması verilen maaşlarla. Biz ne kadar çok maaş alırsak alalım alım gücü düştüğü sürece gene yetmeyecek. O yüzden söylüyorum tamamen iyileştirme için hükümetin bir şey yapması lazım. Onların el atması lazım. Biz sadece hakkımızı arıyoruz. Evet alıyoruz ama bu sene alabiliyoruz. Seneye belki gene aynı şey olacak. O yüzden ülkenin genelinde bir grev var. Genelinde emeği ile çalışan insanların aslında istediği tek şey bunun karşılığını almak. Biz de bunun için savaşıyoruz. Baktığımızda her şehir de var ve bence daha da devam edecek bu. Uzun bir süre daha devam edecek çünkü yemek sepeti hala istediğini alamadı diye biliyorum. Hala direniyorlar. Migros’ta aynı şekilde. Onlara da çok ciddi bir polis müdahalesi oldu. Onlar da kendilerini kapatmışlardı. Baktığımızda devletin bize olan müdahalesi bizim işimizi daha da zorlaştırıyor. Yani ben polisin beni dövebileceğini hiç düşünmezdim. Hiç aklımın ucundan bile geçmezdi ama polis bizi döverek aldı mesela. İnsanları bu biraz korkutuyor. Ama böyle böyle de kimin dost kimin düşman olduğunu yavaş yavaş görmeye başlıyorlar. O yüzden bence daha devam edecek. Hükûmet açısından kötü mü bence gerçekten kötü bir durum. Senin aslında üstünden para kazandığın insanlar sana karşı ayaklanmış durumda. Görmeleri lazım bence bir an önce. Hem insanlar için hem kendileri için. İnşallah diyorum en kısa sürede çözülür bu olay. Kökünden çözülsün yani. Biz hakkımızı alalım diğeri alsın değil. Kökünden bu olayı çözsünler istiyorum.
Bizce de bir Genel Grev Genel Direniş çözüm için bir yol olabilir…
Yapsınlar. Biz buradayız. Destekte veriyoruz. Bize de çok desteğe geliyorlar. Desteğe ihtiyacı olan çağrı yaptığında oraya da gidiyoruz. Hiç sorun değil. Yapsınlar, yapabildiklerini yapsınlar. Bence hep birlikte olduğumuzda zaten çözüme varabiliriz.
Teşekkür ederim, eklemek istediğiniz başka bir şey var mıdır?
Çok teşekkürler …