Çağdaş Hukukçular Derneği, depremden etkilenen işçilerin hem kanundan hem de fiili durumdan kaynakları hakları için bir dizi soru ve bu sorulara yanıt veren bir açıklama yayımladı. Okurlarımızla paylaşıyoruz.
Afet durumunda işe gitmek zorunda mıyım ?
Deprem bölgesi ve çevresi illerde, yakınlarını kaybetmiş veya hala enkaz altında iken dahi işçilerin iş başı yapması için çağrıldıkları, gelmezlerse işten çıkarılacakları şeklinde işveren tehditlerine rastlanmaktadır. Yasal düzenleme, “İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü işe gelmemesi, işçinin bir ayda üç iş günü işine gelmemesi durumlarında devamsızlık nedeniyle işçinin iş sözleşmesi feshedilebileceği” şeklindedir. Yasal düzenlemeden görüleceği üzere işçinin işten çıkarılabilmesi için işe gelmemede haklı bir sebebinin olmaması gereklidir. Yaşanan felaket nedeniyle işçinin işe gelmemesi haklı bir nedendir. Ayrıca işverenin işe gelmediği için işçiden öncelikle mazeretini sorması gerekmektedir. İşçinin buna rağmen işten çıkarılması halinde, işverenin işçinin tazminatlarını ödemesi gerekecektir. Ayrıca işçi şartları var ise işe iade davası da açabilecektir.
İşyerinin yıkılması veya hasar görmesi halinde iş ilişkisi sona erer mi?
İş Kanunu’nun 24. maddesinin 3. bendine göre, “İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa” işçi iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshedebilir. İşin, zorlayıcı nedenle bir haftadan fazla süreyle durması halinde, bir hafta dolduktan sonra işçi haklı nedenle fesih hakkını elde eder. İş Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca, beklenmesi gereken bu bir haftalık süre içinde işveren işçiye her gün için yarım ücret ödemek zorundadır. Bir haftalık süreden sonra işçi tarafından fesih hakkı kullanılmazsa sözleşme askıda kalmaya devam eder. Zorlayıcı neden varlığını devam ettirdiği sürece işçi haklı nedenle fesih hakkını istediği zaman kullanabilir. Deprem nedeniyle işyeri çalışılamaz hale gelmişse, yıkılmış ise veya üretim durmuş ise işçi bir haftanın geçmesinden sonra iş sözleşmesini sona erdirebilecektir. İşçi buna göre kıdem tazminatına hak kazanır, ancak ihbar tazminatı talep edemez.
Deprem nedeniyle işveren işçiyi işten çıkarabilir mi?
İş Kanunu’nun 25. maddesinin 3. bendine göre, “İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması halinde” işveren iş sözleşmesini sona erdirebilir. Deprem nedeniyle işyeri çalışılamaz hale gelmişse, yıkılmış ise veya üretim durmuş ise işveren tarafından fesih işlemi yapılması halinde işçiye kıdem tazminatının ödenmesi gereklidir. Eğer işverenin farklı şubeleri var ise ve bu şubeler çalışmaya devam ediyor ise işten çıkarmak yerine işçiye diğer şube ve projelerde çalışma teklifi yapılmalıdır.
İş Kanunu’nun 25. maddesinin 1(b) bendine göre, “İşçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17. maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. … Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.” işveren iş sözleşmesini sona erdirebilir. Deprem nedeniyle sakatlanan veya tedavisi devam eden çalışanın iş sözleşmesi ancak ihbar süresinin 6 hafta aşılması halinde işverene geçerli nedenle fesih hakkı verecektir. Bu halde işveren tarafından işçiye kıdem tazminatı ödemesi yapılması gereklidir.
Bununla birlikte, işveren tarafından depremden görülen ekonomik zarar nedeni ile fesih ancak işletmesel neden ile yapılabilir. Bu halde de kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesi gerekmektedir.
Deprem nedeni ile ücretsiz izin kullanılabilir mi?
Kimi hallerde taraflar, kanundan doğan sebeplerin dışında da sözleşmeye son vermeksizin iş sözleşmesini “askıya alma”yı tercih edebilirler. İş sözleşmesinin karşılıklı kabul ile askıya alınması ücretsiz izin uygulamasıdır. Bu nedenle işçi ve işveren ancak karşılıklı olarak anlaşıp bir süre ücretsiz izin kullanılmasını kararlaştırabilirler. Bunun için işçinin rızası gereklidir. İşveren tarafından tek taraflı olarak ücretsiz izin verilemez.
Deprem nedeni ile ücretli izin / mazeret izini kullanılabilir mi?
4857 sayılı Kanun’un mazeret izini düzenleyen ilgili maddesi, “İşçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli izin verilir.” şeklindedir. Bu nedenle öncelikle, deprem nedeniyle ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunu kaybetmiş olan tüm işçilere 5 gün cenaze nedeniyle ücretli izin verilmesi zorunludur.
Mazeret izinleri ise uygulamada bireysel iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmelerinde karşımıza çıkabilmektedir. Bundan öte, esasen çalışma yaşamının gerçekliği gereği işçinin zaman zaman özel nedenlerle de mazeretli olarak işe gidemediği, mazeret izni kullanabildiği açıktır. İşverenin, “işçiyi gözetme borcu ve dürüstlük kuralları” gereği işçiye deprem nedeniyle makul bir süre ücretli izin vermesi beklenmelidir.
Deprem nedeni ile yıllık izin verilebilir mi?
Yasal düzenlemede açıkça belirtildiği üzere işçinin yıllık izin hakkı kıdeminin 1 yılının dolması şartına bağlıdır. Uygulamada kimi zaman kıdemin 1 yılı dolmamış işçiye de “avans izin” adı altında yıllık izin kullandırıldığı görülmektedir. Özellikle, üretimin yılın belli dönemlerinde durduğu işyerlerinde avans izni adı altında yıllık izin hakkı gaspları yaygınca yaşanmaktadır. Yıllık izne hak kazanımının koşulu 1 yıl olduğu için, 1 yıl dolmadan verilen izinler yıllık izin niteliğinde olmayıp ancak mazeret izni olarak adlandırılabilir. Bu nedenle AFET nedeni ile bu dönemde 1 yılı dolmayan işçilere verilen izinlerin, karşılıklı olarak yıllık izin şeklinde imza edilmiş olsa dahi mazeret izni olarak nitelendirilmesi gereklidir. Nitekim yıllık ücretli izin hakkı, anayasal bir hak olup işçinin bir yıllık iş yükünü omuzlarından atabileceği ve dinlenebileceği bir sürenin tanınması amacı içermektedir. Deprem nedeni ile verilen izinler bu nedenle yıllık izinden sayılmamalıdır.
İşveren; deprem nedeni ile çalışılmayan günler için daha sonra TELAFİ ÇALIŞMASI yaptırabilir mi?
Telafi çalışması, “Zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine 4857 sayılı İş Kanunu, iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile öngörülen yasal izinleri dışında izin verilmesi hallerinde, işçinin çalışmadığı bu sürelerin telafisi için işçiye yaptırılacak çalışma, telafi çalışmasıdır.” şeklinde tanımlanmıştır. Tanımdan anlaşılacağı üzere, yasal düzenleme normal zamanda çalışılamayan sürelerin, daha sonrasında çalışılmasını sağlamaktadır. İşverenin 4 ay içinde telafi çalışması yaptırma imkanı bulunmaktadır. Ayrıca, Cumhurbaşkanına bu süreyi 8 aya kadar uzatabilme yetkisi tanınmıştır.
Telafi çalışması yaptıracak işveren, bu çalışmanın 4857 sayılı İş Kanunu’nun 64. maddesinde sayılan nedenlerden hangisine dayandığını açık olarak belirtmek, hangi tarihte çalışmaya başlanacağını ilgili işçilere bildirmek zorundadır. Telafi çalışması 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenmiş olup Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu çerçevesinde telafi çalışması yapılamayacaktır.
İşveren afet nedeniyle fazla mesai yaptırabilir mi?
İş Kanunu’nun 42. maddesi, “Gerek bir arıza sırasında, gerek bir arızanın mümkün görülmesi halinde yahut makineler veya araç ve gereç için hemen yapılması gerekli acele işlerde, yahut zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkmasında, işyerinin normal çalışmasını sağlayacak dereceyi aşmamak koşulu ile işçilerin hepsi veya bir kısmına fazla çalışma yaptırılabilir. Bu durumda fazla çalışma yapan işçilere uygun bir dinlenme süresi verilmesi zorunludur. Şu kadar ki, zorunlu sebeplerle yapılan fazla çalışmalar için 41’inci maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları hükümleri uygulanır.” şeklindedir. Fazla çalışma yaptırılması için işçinin onayı gerekirken, zorunlu nedenlerle fazla çalışma işçi onayını gerektirmemektedir. Zorunlu fazla çalışma hali işçinin rızasına bağlı değildir. Ancak zorunlu nedenlerle fazla çalışmanın da yasal fazla çalışma sürelerini aşmaması ve bu halde de işçiye uygun bir dinlenme süresi verilmesi gerekir. Bu kapsamda, AFET nedeni ile zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkması halinde, işçilerin fazla mesaiye ilişkin onayı olmasa dahi işveren tarafından fazla mesai yapılması talep edilebilir. Buradaki talebin tabi ki iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun olması gereklidir.
Depremden zarar gören işyeri binasında/fabrikada çalışmak zorunda mıyız?
Yaşanan deprem nedeniyle bölgedeki birçok yapının yıkılmamış olsa dahi artık güvenli olmadığı açıktır. Bu nedenle, işçilerin güvenli olmayan binalarda ve fabrikalarda çalışmama hakkı vardır. İşçilerin hasarlı binalarda çalışmasını istemek, iş sağlığı ve güvenliği hükümlerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Depreme işyerinde yakalanmış olunması nedeniyle yaralanma veya ölüm halinde bu iş kazası sayılır mı?
Deprem sırasında işçi işyerinde ise veya işverenin işini yapıyor iken depreme yakalanmış ise ve deprem neticesinde yaralanılmış veya vefat edilmiş olması halinde bu durum iş kazası sayılmaktadır. Çünkü iş yerinde veya işin yapılışı esnasında geçirilen kaza, işverenin kusuru olup olmamasından bağımsız olarak iş kazasıdır.
Ölüm tazminatı nedir?
Türk Borçlar Kanunu’nun 440. Maddesi, “İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür” şeklindedir. Bu nedenle işveren vefat eden çalışanın sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, bunlar yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, çalıştığı işyeri tarafından ölüm tazminatı adı altında bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Ayrıca vefat eden işçinin kıdemi 1 yılı geçmiş ise kıdem tazminatının da işçinin mirasçılarına ödenmesi yasal zorunluluktur.
cagdashukukcular.org / 11 Şubat 2023