Çiğdem Toker / T24
Zeytinlikleri, kömür santralleri için kıyıma açan kanun teklifi, bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecekti. Ancak biraz ertelendiğini öğrendik. Teklifin, en geç gelecek hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek yasalaşması bekleniyor.
AKP’nin hazırladığı ve içinde maden şirketi olan iktidar vekillerin de imzası bulunan kanun teklifinin getireceği bazı maddeleri aktaralım:
– Kısada ÇED olarak bilinen Çevresel Etki Değerlendirme kararları, altyapı ve madn projeleri için kilit önemde. Bu teklif adeta “süper izin” mekanizması getirerek, maden şirketlerinin “ÇED gerekli değildir” kararı beklenmeden projeye başlamasının önünü açıyor. Ve ÇED kararı olmadan da ihale, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı için başvurulabilmesini mümkün kılıyor.
-Zeytinlik sahalarda elektrik üretimine yönelik madenciliğe izin veriliyor. Buradaki “incelik” Aralık 2022’de büyük tepkiler sonucu geri çekilmiş görünen ama tekrar edilen düzenleme ile koordinat listesi verilmesi.
Kanun teklifine eklenen koordinat listesi ile Yatağan ile Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri ve Kömür Madenleri için zeytin ağaçları taşınabilecek veya yeni zeytinlik tesis edilecek.
-MAPEG, ilgili kurumdan üç ay içinde izin görüşü alamazsa “izin verilmiş” sayılacak (zımni onay).
– Yeni getirilen “Stratejik ve Kritik Maden” tanımıyla, bu tip madenler için acele kamulaştırma ve zorunlu stok imkânı da düzenleniyor. Yasada sayılmayan bu madenleri Bakanlık belirleyecek. Stok miktarlarına Cumhurbaşkanı karar verecek.
– Enerji tesislerinin arazi kullanımlarına uygulanan yüzde 85 oranındaki indirim teşviki 2030’a kadar uzatılacak.
– Enerji Bakanlığı imar planlarını onaylayabilecek, yapı ruhsatı ve çalışma izni verebilecek.
Kaçak santrallere (yapı ruhsatı ve/veya yapı kullanma izinsiz çalıştırılanlar) imar affı getiriliyor. Bu işletmelere belli şartlar altında Üretim Tesisi Uygunluk Belgesi verilecek. Eski cezalar ve yıkım kararları uygulanmayacak.
Muhalefet Şerhi 92 sayfa
Genel Kurul görüşmesi öncesinde, Sanayi ve Enerji Komisyonu’ndan büyük tartışmalarla geçen teklif hakkında, Komisyon’un CHP’li üyeleri 92 sayfalık bir Muhalefet Şerhi yazdı.
Ednan Arslan (İzmir), Nail Çiler (Kocaeli), Talat Dinçer (Mersin), Türker Ateş (Bolu), Şeref Arpacı (Denizli), Ümit Özlale (İzmir), Seda Kaya Ösen (İzmir) imzalarını taşıyan Muhalefet Şerhi, maden şirketlerine büyük kolaylıklar getiren kanun teklifini usul, Anayasa’ya uygunluk, genel ve maddeler üzerine de olmak üzere kapsamlı biçimde değerlendirdi.
Limak-İÇTAŞ VE AYDEM’e özel kanun
Kanunların, benzer durumda bulunan herkesi kapsayacak nitelikte, genel ve soyut düzenlenmesi gerektiği yönündeki temel hukuk prensibine dikkat çekilen şerhte, “Bu teklifle; Limak-İÇTAŞ ve AYDEM (Bereket Enerji) isimli şirketler için özel kanun düzenlenmesi yapılmaktadır. Bir kişiye veya şirkete ayrıcalık tanıyan yasa, kanunun genelliği ilkesine ve bundan dolayı da Anayasa’nın ikinci maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir” denildi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, TBMM’yi nitelikli yasa yapma hak ve yükümlülüğünden de alıkoyduğu vurgulanan şerhte, şu değerlendirme dikkat çekiyor:
2018’den beri tüm kanun teklifleri torba
“- 2018 seçimlerinden bu yana geçen yedi yıllık süreç sonunda yasama sürecinde, kanun tekliflerinin, erkler ayrılığı ilkesine aykırı olarak yürütme tarafından TBMM’de en fazla üyeye sahip bulunan parti grubu üyeleri aracılığıyla “torba yasa” biçimiyle muvazaalı bir biçimde parlamentoya sunulduğu,
– Kanun tekliflerinin komisyonlarda ve genel kurulda görüşülmesi aşamasında tam bir belirsizlik ve kargaşa yaşandığı, kanun teklifini hazırlayıp (!) komisyona sunan milletvekili veya milletvekillerinin teklif metnine hâkim olamadıkları,
– Teklif metninde yer alan hükümlerin komisyonlara anlatım ve sunumunda çoğu kez güç duruma düştükleri, konuya ilişkin olarak bürokrasiden ve yürütmenin diğer kademelerinden kendilerine sağlıklı bir bilgi akımının sağlanamadığı müşahede edilmektedir.
– 24 Haziran 2018 seçiminden sonra komisyonda görüşülen tekliflerin neredeyse tümü torba yasa teklifi niteliğinde bulunmaktadır.”
Altın rezervi ve borç için
Torba maden yasasının içerdiği can alıcı diğer meseleyi geçen haftaki TBMM komisyon toplantısında Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz dile getirdi. Yavuzyılmaz, Türkiye’nin yurt dışı finansörlere büyük borcu olduğunu anımsatarak, tutanaklara geçen şu konuşmayı yaptı:
Altını borç için takas aracı olarak kullanacak
“Türkiye’nin yabancı finansörlere özellikle yurt dışında çok büyük borçları var, Ak Parti hükûmetinin yaptığı borçlar var, gelecek nesillere devrettiği borçlar. Şimdi, bunları ödemesi için dolar veya Euro’ya ihtiyacı var ama Merkez Bankası’nda dolar ve Euro basamadığı için, hazinede de doğru düzgün dolar ve Euro rezervi olmadığı için mecburen bir takas aracına ihtiyacı var.Öyle bir şeyi olacak ki onu dolar veya Euro’ya çevirebilsin ama o takas aracını elde etmek için de TL ödeyebilsin.
İşte bu altın, o altın. Türkiye’de çıkarılan altını Merkez Bankası TL verip alıyor, o takas aracını dolar, Euro veya altın olarak da yabancı döviz cinsinden borçların ödenmesinde veya çeşitli faaliyetlerinde kullanıyor. Dolayısıyla altın söz konusu olduğunda, ilerleyen aşamada eğer bu kanun maddesi bu şekilde geçerse, Kurul ‘Üstün kamu yararı var, o nedenle de ben altınla ilgili yapılan başvuruları madencilik faaliyetine açıyorum’ diyebilecek.”
Zeytin köylüleri için bu kanun teklifi, sadece zeytinliklerinin kaybı anlamına gelmiyor. Gözyaşları ile anlatıyorlar: Onlar için zeytinlik, sadece zeytinlik değil, yaşadıkları nefes aldıkları yer, havaları, suları, toprakları, evleri demek. İşin bu kısmı ise ne lehlerine kişiye özel kanun yazılan şirketleri ilgilendiriyor, ne de iktidarı ilgilendiriyor. Niye ilgilendirsin? Korkut Boratav Hoca’nın tanımıyla “finans kapital”e sözler verilmiş bir kez.