İstanbul’da, Ataşehir Belediyesi ile DİSK/Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 3 Nolu Şube yönetimi arasında, yaklaşık 2207 işçiyi kapsayan 2022-2024 Dönemi TİS görüşmeleri 6 Eylül’de imzalandı. İşçi Gazetesi muhabirinin sendika şube başkanı Özer Ersan Değirmenci ile yaptığı röportajı okurlarımızla paylaşıyoruz…
Belediye çalışanlarının toplu sözleşme sürecine girerken ruh hali nasıldı, talepleri nelerdi? Genel-İş 3 No.lu Şube olarak TİS sürecine nasıl hazırlandınız?
Özer Ersan Değirmenci: Dört ay önce kurulmuş bir şube olarak, TİS taslağımızı hazırlarken önce işçiye gittik ve bütün birimlerden talep topladık. Talepler doğrultusunda hazırladığımız taslağı iki ay boyunca temsilci arkadaşlarımızla müzakere ettik ve oy birliğiyle kabul ettik.
Sonra yetki belgemiz geldi. 15 gün süresi var, taslağını iş verene vermek zorundasın, yoksa yetkin düşer. Taslağın bir örneği İŞKUR’a, biri Çalışma Bakanlığı’na, biri işverene gidiyor, bir tanesi de bizde kalıyor. Taslağımızı teslim etmeden bir hafta önce yayınladık. Süreci olabildiğince şeffaf yürüttük. İşçi arkadaşların önerileri doğrultusunda son düzeltmeleri de yaparak taslağımızı içeriye verdik.
Ekonomik kriz nedeniyle üyelerimiz için para maddeleri öncelikliydi. Sınıf sendikacılığının gereği olarak idari maddeler de en az para maddeleri kadar bizim için önemliydi. 40 saat çalışma süresini ya da işten çıkarmaların disiplin kurulunda işveren ve sendikanın oy birliği ile karar altına alınmasını güvence altına almamışsan, istersen 500 lira yevmiye al, bir kıymeti yok. Ama bu dönem, işçi bunlara çok fazla bakmıyordu çünkü cebi yanıyordu.
Taslağı hazırlarken bizim için kritik konulardan biri meslek skalalarının gruplandırılmasıydı. Belediyelerde; Park Bahçeler, Temizlik, Fen İşleri, Sağlık gibi her birimin kendine özgü çalışma biçimleri ve farklı meslek skalaları var. Diplomalı arkadaşlar var, teknik personeller var, vasıfsız işçi kadrosu var; yani belediye çalışanları tek tip bir statüde çalışmıyor. Taslağımızı hazırlarken Ataşehir Belediyesi’nde meslek skalalarını ve her bir skalanın ücretlerini döktük 71 tane meslek skalası tespit ettik.
Taslağımızda 71 ayrı meslek skalasını 8 grupta birleştirdik. Bir önceki toplu sözleşmede tüm meslekler için tek rakam üzerinden gidilmişti. Bu sıkıntılıydı, ücretleri eşitlemek için bir skala içerisinde birleştirmek gerektiğini düşündük. Örneğin, önceki TİS’te temizlik işçisi ile tekniker için aynı ücret talep edilmişti. Biz, tekniker arkadaşa farklılığı yevmiyesinde yaptık, temizlik işçisi arkadaşa ise risk primi, koku primi koyduk. Tabi bu çabayı bütün müdürlüklere uygulamak istedik ama işveren Çalışma Bakanlığı’nın belirlediği risk grupları haricindeki gruplara risk primi verilemeyeceğini öne sürdü. Örneğin, Temizlik işlerinde süpürgeci arkadaşlar ve bir de araç arkası çalışan, çöp kamyonlarına konteynerleri takıp o konteynerdeki çöpü boşaltan arkadaşlarımız var. Bakanlık araç arkasında çalışanı risk grubunda tanımlamış ama süpürgeciyi risk grubunda tanımlamamış. Dolayısıyla bunların yevmiyelerini eşitledik ama eşitler arası eşitliği sağladık. Yevmiyesi eşit ama riski farklı. Bu arkadaşlar gerçek ücretlerini başka türlü alamıyorlardı. Bu gruplandırmalar toplu sözleşmelerimizi kolaylaştıracak, bundan sonraki TİS’lerde sadece yüzdelik dilimleri tespit etme ihtiyacı olacak.
Taslağa yeni bir madde de ekledik. Bir arkadaşımız mesleki bir eğitim almışsa diplomasını veriyor içeriye, 3 tane işverenden, 3 tane sendikadan temsilci arkadaş o diplomayı eşit koşullarda değerlendiriyor. Arkadaşlarımızın meslek skalası geçişi böylece sağlanabilecek. Ücretlendirme böylece daha kolay ve pratik olacak.
Taslağınızı verdiniz ve TİS görüşmeleri başladı. Süreç nasıl devam etti?
Özer Ersan Değirmenci: 3 No’lu Şube olarak yetki belgesini birinci ayda almayı çok zorladık ama kanuni olarak yapamadık; alabilseydik asgari ücret emsal oluşturacaktı. Biz bu dönem 6’ıncı ayın 23’ünde başladık görüşmelere. Öncelikle parayı güvence altına alan, iş yaşamımızı, iş yerindeki çalışma şartlarımızı, iş sağlığı ve güvenliğimizi düzenleyen maddeleri görüştük. İdari maddeleri geçiremedikten sonra paranın bir kıymeti kalmıyor.
CHP’li belediye işverenleri SODEM-SEN’i (Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası) kurarak, işçiye bir çerçeve taslak dayatmaya çalışıyor. Her ne kadar Ataşehir Belediyesi’nde SODEM-SEN ile TİS görüşmelerini yürütmüyor olsak da çerçeve taslak dayatması tüm CHP’li belediyelerin TİS görüşmelerine etki ediyor. SODEM-SEN’in faaliyet yürüttüğü belediyelerde yetkili arkadaşlarımız da bu tek tip taslağı kabul etmemek için mücadele yürütüyor. Çünkü her belediyenin kendine özgü koşulları, bütçesi var. SODEM-SEN 630 trilyon bütçesi olan Kartal’a da aynı taslakla gidiyor, 1,5 katrilyonluk bütçesi olan Kadıköy’e de…
İşverenin toplu sözleşme sürecine yaklaşımı nasıldı? Nasıl tutum aldılar?
Özer Ersan Değirmenci: Taşerondayken bizde her müdürlükte farklı ücret artışı oluyordu. Mesela Büro çalışanlarında asgari ücret her dönem %60 oranında artıyordu, Park Bahçelerde ise %20 oranında. 2018 yılında bizim zararımıza olan bir düzenleme yaptılar. Devletin kendi kurumlarında çalışan 950 bin taşeron işçiyi kadroya alırken, belediye çalışanları ise BİT’lere (Belediye İktisadi Teşebbüslerine) geçirildi, gerçek norm kadrolu olmadık. İşveren aslında şöyle yaklaştı: 2018’den önceki uygulamaya istinaden biz her dönem asgari ücretin yaklaşık 1.800-2.000 lira gibi üstünü alıyorduk. TİS görüşmelerine de o tutumla geldiler ama o zamanki koşullarda 1.800 liraya mesela 10 tane çeyrek altın alabiliyordun, şu an ise 2.000 lirayla 1,5 tane çeyrek alamıyorsun. Biz ücretlerimizde %145’lik bir artış talep ettik-ki gerçek enflasyonun %180 olduğu bir dönemde yine düşük kaldık. İşveren ise TÜİK’in sahte enflasyon oranıyla masaya geldi.
Bir önceki TİS’te 40 saatlik çalışma süresi masada pazarlık unsuru haline getirilmişti. İşverenin özellikle direttiği konular oldu mu?
Özer Ersan Değirmenci: Hem eksik işçi çalıştıralım, hem mesai ödemeyelim mantığı ile 40 saati yine dayattılar. Ama biz dersimizi iyi çalışmıştık. Çalışma Bakanı 6 saatlik işgünü üzerine açıklamalar yaparken, dünya 4 gün çalışmayı tartışırken bunu kabul etmeyeceğimizi söyledik. Daha insani çalışmanın, 40 saatin altı bile olması gerektiğini söyledik. 40 saat bizim için, şu anki koşullar için söylüyorum, iyi bir çalışma biçimi. Çünkü Cumartesi-Pazar bizim için hafta tatili. Fakat şu an İstanbul’da gerçek 40 saat uygulaması sadece Ataşehir’de var. Gerçek 40 saatin tanımı şu; maddede Cumartesi-Pazar hafta tatili yazarsın, işveren seni Cumartesi-Pazar mesaiye getirirse, 1 kendi yevmiyen + 2 tane de fazla yevmiye alırsın. Şu an diğer belediyelerde ‘hafta sonu tatil’ yazmasına rağmen seni getirdiği zaman 1+1 yevmiye veriyor, hafta içi 1 gün izin veriyor. 40 saatlik işgünü bizim grev maddemizdi. Bu konuda anlaşamamış olsaydık, bize istediğimiz ücret zammının üstünü dahi verselerdi 40 saatlik işgünü için greve çıkacaktık.
Toplu sözleşmenizi 2 Eylül itibariyle imza altına almış oldunuz. Toplu sözleşmenizi değerlendirdiğinizde belediye çalışanları için öne çıkan kazanımlar nelerdir?
Özer Ersan Değirmenci: Bizim en öncelikli maddemiz toplu sözleşmenin kapsamını belirleyen 1’inci maddemizdir. Toplu Sözleşme kapsamında işveren bize Fen İşleri’nde, Temizlik’te, Dış Temizlik’te dışarıdan işçi çalıştırmayı dayatmaya çalıştı. Park Bahçeler’de dışarıdan taş ve bordür ustaları getirerek bizi denediler. ‘Biz bunu asla kabul etmeyiz ve bunun için iş bırakırız’ dedik ve geri adım attırdık.
Sadece Kültür’de “hafta sonu part-time öğretmen çalıştırılabilir” maddesini açık bıraktık. Yoksul çocukları dershaneye gidemiyorlar. Toplu sözleşmenin kapsamı içerisinde olan öğretmen arkadaşlarımız ise hafta sonları derslere gelmeyeceklerini söylediler. Dershaneler çok pahalı, belediyenin açtığı ücretsiz kurslar var ve bu dersleri hafta sonu yapmak zorundasın çünkü çocuklar hafta içi okula gidiyor. Temsilcilerimizle ve öğretmen arkadaşlarımızla bunu istişare ettik. Yoksul çocuklarını eğitim hakkından yoksun bırakmamak için bu maddeyi kabul ettik. İşveren de bunu diğer öğretmen arkadaşlarımızın haklarını gasp etmeden uygulayacağını taahhüt etti.
Diğer bir kazanımımız İkale sözleşmesini TİS’e sokmamız oldu. İkale Sözleşmesi, işçi ile işverenin aralarında anlaşarak iş ilişkisine son vermek amacıyla imzaladıkları sözleşme oluyor… 10 yılını doldurmamış arkadaşlar şehir değiştirme ya da yurt dışına gitme vb. nedenlerle işten çıkacakları zaman tazminatlarını bırakıp gitmek zorunda kalıyorlardı. 10 yılı dolduran zaten 4857 sayılı İş Kanunu gereği haklarını alıyor. İşverene İkale sözleşmesini teklif ettiğimizde önce kabul etmediler. Biz, arkadaşlarımızın mağdur olduğunu, 9 yıllık çalışanın yaklaşık 210.000 lirasının, 9 yıllık emeğinin içeride kaldığını anlattık, nihayet kabul ettiler. Sanırım Türkiye’de şu an sadece bizde var ama yapan belediye olursa, işçinin faydasına olur.
Her oturumdan sonra 3 No.lu Şubenin Twitter, Instagram, Facebook hesapları aracılığıyla tutanak altına aldığımız tüm maddeleri paylaştık. Bu kazanımlar ilgi uyandırdı tabi; Samsun Atakum’dan, Hatay Defne’den arayan belediye işçisi arkadaşlarımız oldu, fabrikalardan aradılar…
Değiştirdiğiniz önemli maddelerden biri de kıdeme ilişkindi. Bir önceki TİS’te kıdemin başlangıç tarihi KHK’yla BİT’lere geçiş tarihinizden, 2018’den başlatılıyordu.
Özer Ersan Değirmenci: Evet, geçen dönem en tehlikeli maddeydi. Kıdem bir işçinin taban ücretine yansımasıdır. Yani diyelim ki 2 TL günlük kıdem aldığın zaman 20 yıllık bir işçinin günlük yevmiyesinde 40 lira artış yapar, ayda brüt olarak 1.200 liraya tekabül eder. Grev maddelerimizdendi. Önceki TİS’te 2018’den başlatarak işçinin geçmiş yıllardaki kıdemini gasp eden maddeyi yoğun çabalar sonucu “işe giriş tarihi” olarak değiştirdik. Kıdem zammını ise 10 kuruştan 20 kuruşa çıkarttık ama işçi arkadaşlarımızın esas talebi, ne yapıp edip 2018 yılı ibaresini kaldırtmamızdı, bunu başardık.
Kadın çalışanlar için regl izninde istediğiniz düzenleme yapılabildi mi?
Özer Ersan Değirmenci: Evet, Regl izini bir önceki TİS’te de vardı, fakat arkadaşlar bu izni tarif ederken ucunu açık bırakmıştı. Dolayısıyla, işveren uygun görürse veriyordu, uygun görmezse vermiyordu. 29 müdürlüğümüzün 10 tanesinde sağlıklı uygulanırken, 19 tanesinde sorun yaşanıyordu. İşçi arkadaşlarımız diğer müdürlüklerdeki durumu görünce bize tepki gösteriyordu. Önceki toplu sözleşmede yaklaşık 80 maddemiz vardı, 40’ında hatalı, esnek; “yapılabilir”, “edilebilir”, “verilebilir” gibi hukuki boşluklar yaratabilecek ifadeler kullanılmıştı. Mesela “yılda 2 defadan fazla rapor almayan işçiye 4 yevmiye ikramiye verilebilir” ifadesi, ikramiyeyi zorunlu bir ödeme olmaktan çıkartır. Toplu sözleşmelerde virgül, parantez bunu değiştirir. İşveren bize “vermiyorum kardeşim, verilebilir yazıyor, verilir demiyor” dedi.
2020 Toplu sözleşmesinde Genel-İş Genel Merkezi şubelere müdahale etmiş, şube ve üyelerinin iradesini tanımamakla eleştirilmişti. 2022 TİS sürecinde Genel Merkez sürece müdahil oldu mu?
Özer Ersan Değirmenci: Bundan önce yürütülen iki toplu sözleşmede de genel merkez, şube yönetiminin yürüttüğü görüşmelere müdahil oldu. İşçide bir travma, güvensizlik vardı; ne temsilcisine güveniyor ne şubesine güveniyordu. 3 No’lu Şube olarak genel merkezimizle konuştuk. Toplu sözleşmemize asla müdahil olmamaları gerektiğini, süreci kendimizin yürüteceğini, yapılabilecek hatanın hesabını da işçiye kendimizin vereceğini söyledik. İşçilere de, “Arkadaşlar, öncelikle sizin alın terinizi asla ve asla satmayacağız” dedik. Arkadaşlarımıza sormadan imza atmayacağımızın sözünü verdik. Bunu söylerken biz yazdığımız rakamlarda temsilcilerle birlikte bir kırmızı çizgi belirledik; nerede duracağımızı, bir tavan ve taban belirledik.
Son görüşmeye öğlen 2’de başladık, gönül isterdi ki akşam 5’te bitsin, işçi çıkmadan hep beraber işçiye duyuralım. Ama müzakere masası çok çetin. O vermek istemiyor, biz almak istiyoruz. Diyelim ki İlaçlama’da kanserojen içerikli malzeme kullandığı için hastanelerde yapılmayan bir kan tahlili vardı, onun mutlaka özel hastanelerde yapılması gerektiğini söyledik, temsilci arkadaşımıza da söz verdik, kalktı ve neden böyle olması gerektiğini anlattı. Park Bahçeler’in temsilcisi kendi biriminin sorunlarını anlattı. Güvenlik’in temsilcisi postalar halinde çalışan arkadaşlarımızın problemlerini anlattı. Örneklersek, güvenlik kontrolündeki arkadaş öğle yemeğini yiyemiyordu. Öğle yemeği tanımı gereği, saat sınırı olan ama o sınırı işçinin bağımsız kullanma hakkı olan moladır. Yani benim 1 saat yemek paydosum varsa o 1 saati bağımsız kullanırım. Güvenlikçi arkadaşlarımız 10 dakikada gidiyor, hızlı hızlı yemeğini yiyor, tekrar x-ray’ın başına dönüyor. Biz o süreçteki mesai hakkımızı aldık. ‘Bu, çalışma şartlarının içerisindedir’ dedik. Ayrıca postalar halinde çalışan arkadaşlarımız 12 saat çalışıyorlar. Yani 12/36, 1 gün çalışıyor 1 gün çalışmıyor, burada da 2. yemek hakkını alamıyordu. Yani 8 saatlik yemek hakkını alıyordu, yemek ücretini 60 lira olarak geçirdik, 10 saati geçen her çalışma ya da postalar halinde çalışma için 120 lira yemek hakkı aldık.
Temsilciler olmasaydı ben bunları bilemezdim, sonuçta ben güvenlikçi değilim. “Biz işçiyiz para için çalışıyoruz, benim bu ücretimi vermezsen bunun bir bedeli olur” dedik ve kabul ettirdik. Temsilcinin orada olup kendi müdürlüğündeki sorunlarını anlatması kazanımlarda çok yüksek derecede pay sahibidir. O yüzden temsilci sayısı ne kadar çok olursa, bu bir şube için o kadar avantajdır.
TİS’i gece imzaladık ve eleştiren arkadaşlarımız oldu. Biz işçiye şunu taahhüt etmiştik, şube yönetimi olarak şöyle bir karar almıştık -hem sınıf adına doğru bir yaklaşımdır bu hem de sorumluluğu işçi ile paylaşıyorsun- taleplerimizi karşılamadıkları durumda oturumu sonlandırıp işçiye gidecektik ama o gece hem avukatlarımızın hesaplarına dayanarak hem de temsilcilerle yaptığımız istişarelerde talep ettiğimiz ücretlerin %95’ini aldık.
Toplu Sözleşme masasında tutanak altına almadan hiçbir maddenin geçerliliği olmuyor. İşveren de vazgeçebiliyor, biz de vazgeçebiliyoruz; iki tarafı da bağlamıyor. Biz o gece %95’lik kazanımlarımızı imza altına almış olmasaydık, masadan kalksaydık, tablo aleyhimize de dönebilirdi. O gece işveren baskımızla yoruldu, açıkçası kalabalık olmamız avantaj oldu. Gece 4’te işveren temsilcisine geri adım atmayacağımızı tekrarlayınca Belediye Başkanını yatağından kaldırdı, yaklaşık 1,5 saat müzakere ettiler, saat oldu 05.30… Sonuçta son teklifimizi, kırmızı çizgi olarak belirlediğimiz; 2023’ün ilk 6 ayına %20, 2023’ün ikinci 6 ayına %30, 2024 yılının toplu sözleşmeye gideceğimiz son dönemi için %20 olarak kabul ettirdik. Bunları topladığın zaman %98’e tekabül ediyor.
Toplu sözleşme taslağını hazırladığımız zaman en yüksek ücret 166 lira 80 kuruştu, şu an 350 lira, oranladığın zaman %110, birinci yıl almış oluyoruz. Ayrıca şunu da belirteyim, bir önceki toplu sözleşmede %8 ve %10 olarak alınan zamda taban yoktu. Biz hem taban ücreti aldık hem yüzdelik dilimleri aldık. 2 yılda zammımız yüzdelik dilimlerde %98’e tekabül ediyor. Birinci yıl %110 taban almış oluyoruz.
Şu an en düşük ücret net 9.002 TL. Bunun içerisinde sosyal paket var 750 lira, 100 lira çocuk parası var, 120 lira da yakacak var. Sosyal paket 215 liraydı, biz 750 liraya çıkardık. İkramiye önceden 15+15 idi. Toplu Sözleşme skalasında en yüksek kazanımımızdır; 30 günden 92 güne çıkardık (45+52). Her 6 ayda 1.610 TL ikramiye alıyorduk ama şimdi her ay bu ücreti alacağız. Doktorlarda 3.500 liraya tekabül ediyor mesela. İkramiyemizi 1’nci yıl için brüt 15.500’e çıkardık. 2’nci yıl için ise 52 gün olduğu için 20.000 TL’ye yakın. Aynı zamanda 2 yıl %20-%30 ve %20 olan artışlarımızı para ile tanımlanan “tüm ücretler için” geçerli kılmak üzere bir madde koyduk; yani artışlar risk primi için de geçerli, çocuk parası için de yemek için de. Yol hariç, çünkü yol ücretini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden mavi kart olarak alıyoruz. Onun haricinde mesaimizden tutun da ücretle tanımlanan tüm maddelerimiz için geçerli. Çocuklar için yılda bir kere aldığımız kreş parası, doğum parası dahil. Ayrıca arkadaşlarımız doğumdan önce 4 hafta izinlilerdi, izin süresini 5 haftaya çıkardık. İdari maddelere de baktığımız zaman ciddi anlamda büyük kazanımlar var. Yakacağımız 45 liraydı, 120 liraya çıkardık. Çocuk parası 60 liraydı, 100 liraya çıkardık. Bu en fazla 3 çocuğa kadar alınabiliyor.
Tabii ki, ekonomik kriz koşullarında bu artışlar bir nebze rahatlatsa da yeterli değil. Günün koşullarına göre ek protokol taleplerimiz olabilir, bunu zorlarız, iş bırakmaya kadar gidebiliriz; bu haklarımız saklı. Ataşehir sözleşmesi, şu an İstanbul’da DİSK Genel-İş’in örgütlü olduğu tüm belediyelerde imzalanmış en ileri sözleşme olduğunu söyleyebilirim.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Özer Ersan Değirmenci: Şube yönetimine ve temsilci arkadaşlarımıza, işçi arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Daha önceki yıllarda grev kararı asarken bile korkarak inmeyen büro çalışanı işçi arkadaşlarımız bize şunu söylediler: “Artık Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dediği gibi ‘bıçak kemikte’, Biz o dönemlerde korkuyorduk. Ama artık korkunun ecele faydası yok. Sendikamız bize mesaj attığı an biz sendikanın kararına uyacağız; bilgisayarlarımızı kapatıp aşağıya ineceğiz.”
Büro, şu an aştı bu durumu. Sahada çalışan arkadaşlar kadar bilendiler, keskinleştiler, sınıfsal bakış gelişti… Ben işçi arkadaşlarımıza özellikle teşekkür ediyorum, çünkü her gittiğim yerde şube başkanı olarak bana şunu söylediler: “Korkma, arkandayız.” Sözleşme masasında, bu moralle, arkadaşlarımızın gücüyle biz orada dik durduk, geri adım atmadık. Bu Toplu sözleşmeyi bu haliyle o arkadaşlarımız sayesinde çıkardık.
SKALA |
6 EYLÜL 2022 |
OCAK 2023 |
TEMMUZ 2023 |
OCAK 2024 |
%62,26 (İlk 6 ay) |
%20 (İkinci 6 ay) |
%30 (Üçüncü 6 ay) |
%20 (Dördüncü 6 ay) |
|
A-SKALASI |
350,00 TL |
420,00 TL |
546,00 TL |
655,20 TL |
B-SKALASI |
385,00 TL |
462,00 TL |
600,60 TL |
720,72 TL |
C-SKALASI |
430,00 TL |
516,00 TL |
670,80 TL |
804,96 TL |
D-SKALASI |
460,00 TL |
552,00 TL |
717,60 TL |
861,12 TL |
E-SKALASI |
500,00 TL |
600,00 TL |
780,00 TL |
936,00 TL |
F-SKALASI |
650,00 TL |
780,00 TL |
1.014,00 TL |
|
G-SKALASI |
850,00 TL |
1.020,00 TL |
1.326,00 TL |
1.591,20 TL |
H-SKALASI |
1.250,00 TL |
1.500,00 TL |
1.950,00 TL |
2.340,00 TL |
Taban ücret rakamlarına; kıdem zammı-aylık tediye ödemeleri-yol yardımı-yemek ücreti-fazla mesailer eklenmemiştir. |
İşçi Gazetesi / İstanbul -24 Eylül 2022