Urfa’da yakılan meşale sönmez! -Yusuf Gürsucu

Doğal yaşam; madenler, enerji, endüstriyel tarım, turizm vd. girişimlerle sermaye çıkarları uğruna adeta katledilirken, diğer yandan halklar yoksulluğa ve açlığa mahkum bir hayata zorlanmakta. Fütursuzluk almış başını giderken, insana en çok koyan şey en yakınından sermaye çıkarları uğruna ihanete uğramak olmalı. Yani işçiler sendikaları tarafından sermaye çıkarı uğruna açlığa ve yoksulluğa itilmek isteniyorsa, bunun hazmı hiç de kolay değil.

Kürt coğrafyasını ‘küçük Çin’e dönüştürmek isteyenler, bölgeyi ucuz emek cenneti olarak görme arzusundalar. Devletin uyguladığı teşviklerle bölgeye gelen sermayenin muradı ucuz emek gücüne dayalı bir sömürü mekanizmasını yaratmak. Bu nedenle Urfa, Mardin, Diyarbakır, Batman gibi illere açılan OSB’lerde bedava arazi tahsisi, büyük vergi indirimi ve muafiyetleri, sigorta prim desteği ile pek çok teşvik uygulanıyor. Sermayenin burayı tercih etmesinin başlıca sebebi, Kürt coğrafyasındaki işçilerin hem iktidar hem de sermaye gözünde ucuz emek gücü olarak görülmesidir.

İşçiler bölgede asgari ücretle hatta bazı yerlerde daha da altında bir ücretle çalıştırılıyor. Hiçbir sosyal hak ve örgütlenme hakkı tanınmadan ucuz köle olarak çalıştırılmak isteniyor. Urfa’da son yıllarda açılan yeni fabrikalarla birlikte OSB’lerde işçi sayısı 30 bini geçmiş durumda. Yine Batman’da, Diyarbakır’da, Mardin’de, Adıyaman’da yani bölgede özellikle tekstil iş kolunda ‘Tekstilkent Projeleri’ ile ciddi bir sanayileşme yaratılıyor.

Urfa’da DİSK/Tekstil sendikası adına olağanüstü bir örgütleme yapan DİSK/Tekstil Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen, sendikanın genel merkezi tarafından işten atıldığını, örgütlenme çalışması yürüttüğü işçilerden öğrendi. Urfa’da Uğur Tekstil’de sendikalaştıkları için işçileri işten atan ve fabrikayı kapadığını iddia eden patronu direnişleriyle dize getiren ve fabrikanın açılmasıyla birlikte iş başı yapan işçilere önderlik eden Mehmet Türkmen’i işten çıkaran sendika genel merkezinin, Türkmen dışında bu bilgiyi Urfa Valiliği’ne kadar bildirmiş olması büyük bir kötülüğe işaret ediyor.

Uğur Tekstil işleri mücadele ederken karşılarında sadece Uğur Tekstil işvereninin olmadığını yaşayarak gördüler. Sendikadan kurtulmak için fabrikayı kapatan Uğur Tesktil patronuna ‘gerekirse siparişlerini biz üretiriz’ desteği veren diğer patronlar, topyekun dayanışma içinde devleti de arkalarına alarak işçilerin karşısında bir bütün olarak hareket ettiler ve bugün DİSK-Tekstil’in bölge temsilcisi Mehmet Türkmen’in görevden alınması sonrası, bu işçi düşmanı dayanışmaya maalesef sendikanın genel merkezinin de eklendiğini gördük.

Sendika genel merkezinin Türkmen’i hiçbir bilgi vermeden işten çıkarması bir yana, aynı gün işçilerin jandarma zoruyla fabrikadan çıkarılıp işten atılmaları arasındaki paralellik büyük bir ihanetin varlığını ortaya koyuyor. Diğer yandan yine Türkmen’in büyük bir özveriyle örgütlenmesin de bulunduğu Urfa’daki Özak Tekstil’de çalışan sendikalı işçiler ücretsiz izne yollanırken, İŞKUR’dan çağrılan sendikasız işçilerin işe başlatılması Urfa’da ucuz emek gücünü var etmek isteyen sermaye kesimleriyle sendikanın genel merkezinin işbirliği içinde olduğunu açığa çıkarıyor.

Bölge insanı karın tokluğuna onbinlerce kadın, erkek, çoluk-çocuk tarım işçiliği için batıya gidip traktör ve kamyon sırtlarında can verip kölece çalışmaya zorlanırken, Urfa’da da farklı bir durum yaşanmıyor. Ancak Urfa’da bir meşale yakıldı, bu meşaleyi ne patronlar ne de işbirlikçi ‘sendikacıların’ söndürmeleri mümkün görülmüyor.

Kaynakyeniyasamgazetesi2.com

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz