Ücretler Ele Geçmeden Eriyor, Açlık ve Yoksulluk Sınırı Tırmanıyor!

 

Ülkede ve dünyada yaşanan gelişmeler ne olursa olsun, emekçi halkın ve işçilerin bir numaralı gündem maddesi, geçim sıkıntısı ve ekonomik kriz olmaya devam ediyor.

Geçim dediğimizde, öyle insanca yaşamak için yeterli bir kaynaktan söz etmiyoruz. Milyonlar için, hayatta kalmak, durumu idare etmek geçim anlamına geliyor günümüzde.

Giderek artan fiyatlar ve kapitalizmin vahşi kâr politikaları, yaşamı çekilmez hale getiriyor. En insani ihtiyaçlar bile ulaşılmaz hâlde. En başta gıda ürünlerinin durmak bilmeyen artışı geliyor. Hemen hemen hiçbir gıda ürününü aynı fiyattan iki kez almak mümkün değil. Marketlerde artık gün içinde bile fiyat etiketleri değişiyor.

Barınma başlı başına bir sorun. Kiralar anlamını yitirmiş rakamlara ulaşmış durumda. Öyle ki bir kişinin maaşı neredeyse bir kiraya denk geliyor ve bazı durumlarda buna da yetmiyor.

Sağlık, eğitim gibi alanlarda yaşanan özelleştirmeler ve özel sektörün bu alanlarda yaptığı uygulamalar, en temel kamu hizmetlerine ulaşımı zora sokuyor. Dövize endeksli ilaç fiyatları ve uygulanan kısıtlamalar nedeniyle ilaçlara ulaşmak, parasıyla bile olsa ilaca ulaşmak giderek daha güç hâle geliyor.

Böyle olunca, maaşlar ne kadar artarsa artsın, daha bizim elimize geçmeden kuşa dönüyor. Biz her seferinde, keşke maaşlar aynı kalsaydı da fiyatlar da yerinde dursaydı der durumdayız.

Türk – İş her ay olduğu gibi Haziran ayı içinde, dört kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını açıkladı. Çalışma, Ankara’da yapılıyor ve dört kişilik bir ailenin üzerinden hesaplanıyor. Buna göre;

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 10.373,28 TL’ye,

Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 33.788,80 TL’ye,

Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 13.471,30 TL’ye yükseldi.

Yani açıklanan ve Ağustos ayında elimize geçecek olan asgari ücret, açlık sınırının hemen üzerinde bir rakamdır ve tahmin etmek edileceği üzere, bir iki ay içinde açlık sınırının altında kalacaktır. Yoksulluk sınırı ise, ancak üç asgari ücretin haneye girmesi halinde ulaşılacak bir rakamdır.

Üstelik patronlar bu ücretler için bile birçok teşviği cebe indirmeye devam ediyor. Bunlardan birincisi, asgari ücretli bir işçi için verilen teşviktir. 400 lira olan bu teşvik, yeni asgari ücretle birlikte 500 TL’ye çıkıyor. İŞKUR üzerinden yapılan işçi alımları ile işçi maliyetleri İşsizlik Fonuna yıkılmaya devam ediyor. Sigorta primlerine uygulanan imdirimlerde aynı şekilde. Patronlara sık sık getirilen vergi afları da cabası.

Mevcut ekonomik düzen zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmaya yarıyor. Bunun sonucu, milyarderlerin sayısı artarken, toplumun giderek daha fazla kesimi ücretli çalışan haline gelmeye devam ediyor.