Türk Harb-İş Şube Başkanı: ‘TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ yönetimi istifa etmeli’

Türk Harb-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak, Türk-İş ve Hak-İş tarafından imzalanan Kamu işçileri sözleşmesi sonrası açıklama yaptı. Atak, sendika yönetimlerini istifaya çağırdı.

Yaklaşık 600 bin kamu işçisini kapsayan Kamu Çerçeve Protokolü, tabandan gelen tüm tepki ve “dik durun”, “geri adım atmayın” uyarılarına rağmen AKP güdümlü sendikacılar tarafından imzalandı.

Sözleşme sürecinde tam bir “alicengiz” oyunu oynandı. İşçiler aylarca oyalandı. Hükümet 6 ay karşı teklif sunmadı. Yüzde 16-17’den 24’e çıkarılan teklifin ikinci 6 ay zammı yüzde 16,67’den sonrasında yüzde 11’e çekildi. Sendikalar grev yasağıyla tehdit edildi, ilk grevler yasaklandı.

Türk-İş ve Hak-İş ile bağlı sendikaların yönetimleri, hükümetin bu dayatmalarına mağdur edebiyatı yaparak hüsranla biten sonuca çanak tuttu. Nihayet, taleplerinin yüzde 30’u civarına denk gelen, yıllık net yüzde 33 gibi bir ücret artışına imza attılar.

Bu “satış sözleşmesi”ne en net yanıtlardan biri Türk-İş üyesi Türk Harb-İş Sendikası’ndan geldi.

Sorumlular ve sorunlular derhal istifa etmelidir!

Türk Harb-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak, “Bu oyunun içerisinde olan başta TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ yönetimi olmak üzere tüm bu olup bitenleri bile bile imza atacak tüm Genel Başkanlar istifa etmelidir” açıklamasında bulundu.

“Büyük bir skandal vardı ortada”

Hasan Atak’ın sendikanın x hesabından yapılan açıklaması şu şekilde:

“Bugün protokolü imzalayacak olan sendika yöneticileri üyelerine karşı ağır sorumluluk içerisindedirler. Çünkü; bildiğiniz üzere 18 Temmuz 2025 tarihinde Hükümetle yapılan görüşmeler sonrasında 1 Eylülden itibaren Yüzde 16,67’ye ücret artışında anlaştık diyerek üyelerine duyuran, resmi evrakları gönderen Türk İş ve Genel Merkez yöneticilerimiz daha sonra Bakanlık teklifini geri çekti demişlerdi. Ardından 30 Temmuz tarihinde Bakanlık bu durumu açık bir şekilde yalanlamış ve sendikaların bilerek kamuoyunu yanılttıklarını açıklamışlardı.

Burada her iki taraf açısından da bakıldığında büyük bir skandal vardı ortada. Birincisi, eğer hükümet gerçekten 16,67’yi teklif ettiyse 1 Eylül’de vereceğini de vaat ettiyse bunun hükümet açısından devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığı netti. Bu kabul edilebilir bir şey değildi ve daha sert tepki gösterilmeli hatta Bakan Bey dahil sorumlular istifaya çağrılmalıydı ama ısrarlı taleplerimize rağmen enteresan bir şekilde günlerce bu yapılmadı. O noktada akıllara kendi tarafımız açısından şu soru geliyor; Görüşmeleri yürüten sendika yetkilileri (sonradan gördüğümüz üzere el yazısı ile not kağıdına yazılan) Hükümetin verdiği teklifi ya anlamadılar ya anlamak istemediler ya da karşılıklı olarak bir oyun içinde işçiyi kandırıyorlardı.

O nedenle taraflar çok net bir şekilde kamuoyuna çıkıp hesap verecek şekilde, şeffaf olarak açıklama yapmak zorunda iken bu yapılmadan Türk İş adına Ergün Atalay, 18 Temmuz 2025 günü 1 gram geri atmam diyerek kamuoyuna basın açıklaması yapmakla yetindi. Ancak ardından yapılan görüşmelerde ortaya çıktı ki ortada olan bu skandalı örtbas etmek için kendilerini kurtarma adına oyun çevirmektedirler.

‘Kayıp 3-4 puan değil, iki yıl toplamında yüzde 25 civarında’

Şöyle ki; bildiğiniz üzere Kamu Çerçeve Protokolü sonrasında her sendika ayrıca kendi sözleşmesini imzalayacak. Şu an birçok sözleşmenin süresi dolmuş vaziyette, o nedenle grev kararları alınıyor. Ancak görülüyor ki 19 Temmuz günü hükümet ile külliyede yapılan görüşmelerde sendika tarafı yöneticiler 16,67 de yaşanan büyük SKANDALDAN dolayı kendi itibarlarını kamuoyu önünde kurtarmak, rezil olmamak adına KÇP sonrası sözleşmelerde alınabilecek haklara karşılık 50TL’ye ve yüzde 11’e evet demişlerdir. Bu noktada işçinin kaybı yalnızca ilk altı ayda 3-4 puan değildir. İki yıl toplamında yüzde 25 civarında kayıp ve en önemlisi verilen sözler doğrultusunda kendi sözleşmelerinde alınması gereken ilave haklardan mağduriyettir.

‘Teslimiyetçi mantıkla dayatmalar kabul edildi’ 

Dün Ankara’da yapılan bizlerinde katıldığı toplantılarda işçilerin ve yerelde şube başkanların çoğunluğunun onaylamadığı Kamu Çerçeve Protokolü tamamen teslimiyetçi bir mantıkla “imzalamazsak hükümet ilave bir lira vermeyecek, bu nokta artık duvar ve tüm sözleşmeleri grev yasakları ile Yüksek Hakem Kuruluna götürecek. O nedenle imzalamak zorundayız” denilerek dayatmalarla protokol kabul ettirilmeye çalışılmaktadır.

#Kamu işçilerinin hazırladığı görseldir.

‘Başta Türk İş ve Hak iş yönetimi olmak üzere tüm Genel Başkanlar istifa etmelidir’

O nedenle yıllardır emek mücadelesinin içerisinde olan bir şube başkanı olarak söylemek isterim ki; Tamamen siyasi ortamın getirdiği baskı, tehdit, kendi yaptıkları hata üstüne hataları örtmek ve kişisel çıkar nedenleri ile yöneticilerimiz bu protokolü işçinin onayı olmadan imza altına alıyorlar. O nedenle de bu oyunun içerisinde olan başta Türk İş ve Hak iş Yönetimi olmak üzere tüm bu olup bitenleri bile bile imza atacak tüm Genel Başkanlar İSTİFA etmelidir.”

(Ara başlıklar tarafımızdan konulmuştur-İG)