Sermayenin Akbelen’deki besin zinciri- BAHADIR ÖZGÜR

Akbelen, memleket sathında emeğe ve doğaya karşı açılmış ‘iç savaşın’ en şiddetli çarpışmasının yaşandığı cephesi. Ön safta azgın sermaye grupları ve acımasız iktidar güçleri bulunsa da geride, hakim sermaye birikim rejiminin bütün unsurları ‘müttefik’ halinde duruyor. Ormanlara kurulmuş ‘besin zinciri’ takip edilirse eğer, hepsi bir bir beliriyor.

Akbelen cinayeti, aç gözlü iki yandaş ve onları kollayan iktidarla sınırlı değil. İşlenen suçtan çıkarı olan daha geniş bir kesim var. Devrilen her ağaçtan sermayenin farklı unsurlarının payını koparıp aldığı bir besin zinciri söz konusu. Devlet-şirket-iktidar blokunun bir avuç köylüye uyguladığı şiddetin sebebi bundan işte. Affedilmez günahı işlediler. Sermaye birikimine çomak soktular.

Gelin Akbelen’de yine karşımıza çıkan besin zincirini adım adım haritalandıralım. Bunun üzerinden bir ormanı öldürmeyi zorunlu kılan cinayet konseptinin ekonomi politiğini anlamaya çalışalım. Bakın işin sonunda, “rejim” dediğimiz metabolizmanın anatomisi nasıl da berraklaşacak.

İlk Halka: Yağmacılar

AKP iktidarının karakterini tanımlayan en isabetli kelime, ‘yağmacılık’ olur herhalde. Fakat öylesine siyaset zümresiyle özdeşleştirildi ki, yağmacılığın esasında sermayenin bir karakteri olduğu belirsizleşti. Oysa ekonomi politik literatüründe adı var bunun: İlkel birikim. Tıpkı tulumbaya önce suyun konulması gibi, sermaye için de bir ilk birikim şart. İngiltere’de henüz kapitalizmin emekleme çağından başlayıp üç asrı kapsayan müşterek mülklerin özelleştirilmesi ve mülksüzleştirilenlerin de ucuz emeğe dönüştürülmesi sürecini AKP, 20 yılda başardı. Korkunç bir hız! Sonuç ne oldu?

1980’le beraber ihracata dayalı ekonomi modeliyle başlayan ‘sanayisizleşme’, ilkel birikimle arşa çıktı. Sonuna kadar ‘döviz müptelası’ bir ekonomi yaratıldı. İhracat için ithalata, ithalat için dövize, döviz rekabetinin de ucuz emek ve ucuz hammaddeye dayalı olduğu bir birikim rejimi hakim kılındı. Politik iktidar da dahil bütün çarklar bu prensip üzerine dönüyor artık. Haliyle emeğe ve doğaya aynı anda, aynı baskının uygulanması sermaye birikiminin sürdürülebilirliği adına elzem.

Dolayısıyla Akbelen’de sermayenin en vahşisinin, iktidarla en içli dışlı olanının yarattığı yıkım, sanayicisinden tüccarına herkesin birikimini güvenceye alan bir ‘koç başı’ işlevi görüyor. Yıkımın dövize dönüşmesini izleyeceğiz. Önce bazı somut örneklerle ilk halkanın haritasını çıkaralım.

Şu basit uydu görüntüsü Akbelen’in ilerisindeki bir bölgeye ait:

/var/folders/l7/x66hl0yj2r7b16c1_ypl5xq40000gp/T/com.microsoft.Word/WebArchiveCopyPasteTempFiles/whatsapp-image-2023-07-31-at-16-3gqA.jpg