Mata Otomotiv işçileri iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, baskı ve mobbingin son bulması, ek zam talepleri için direnişlerine devam ediyor. Direnişin 27. gününde görüştüğümüz işçiler çalışma koşullarını, fabrikada yaşadıklarını ve direniş süreçlerini anlattı.
Çin ve Slovakya’da da fabrikaları bulunan Mata Otomotiv, Tuzla Serbest Bölge’de bulunan ve ihracat yapan Türkiye menşeili bir firma… Tesla, Aston Martin, Jaguar, Bentley, Audi, Range Rover gibi dünyaca ünlü lüks araba markalarına ahşap ve karbonfiber dekoratif parçalar tasarlayıp üretiyor. İşçiler, patronun deyimiyle bu markalara “el işçiliğiyle mücevherler” ürettiklerini söylüyor.
Fabrikada, 1200’ü mavi yakalı 1500 dolayında işçi çalışıyor. İşçilerin yaklaşık 700’ü DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş sendikası üyesi. İşçiler, sağlıklı çalışma koşulları, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, baskı ve mobbingin son bulması, ek zam talebi ile direnişe geçti. Yaklaşık bir aydır fabrika önünde direnişte olan 650 işçi geçtiğimiz hafta mesaj yoluyla işten çıkarıldı. Kod-46 ile işten çıkarılan işçiler tazminat ve işsizlik ödeneği haklarından mahrum bırakıldı.
Hak arayışına polis ablukası
Mata direnişinin 27. gününü fabrika önünde işçilerle geçirdik. İşçiler, taleplerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na iletmek için 27 Mart günü, direnişin 27’inci gününde Ankara’ya yürüyüş çağrısı yaptı. Bir aydır karşısında polis görmeyen işçilerin önü polis ordusu tarafından kesildi, ablukaya alındılar. Mata işçileri kararlılıklarını göstererek yürümek istediklerini söyledi ve iki kez barikata yüklendi. Polis işçilere saldırarak biber gazı sıktı. Astım hastası olan bir kadın işçi fenalaştı.
Bunun üzerine bakanlıkla görüşme yapan Birleşik Metal İş Sendikası Başkanı Adnan Serdaroğlu, 28 Mart Salı günü için bakanlıktan randevu aldıklarını, işçilerden oluşturulacak bir heyetin bakanlıkla görüşeceğini duyurdu. İşçiler o gün eylemlerine Tuzla Serbest Bölge’de devam ettirdi.
İşçilerin direnişe geçmesindeki en büyük sebep çalışma koşullarının çok kötü durumda olması, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması, baskı ve mobbingin katlanılmaz düzeye gelmesi.
Fabrikada yaklaşık iki yıldır soğuk yapıştırma bölümünde çalışan işçilerden Murat, toplu iş sözleşmesi sürecinde sendika temsilcilerinin işten çıkarıldığını, mobbingin had safhaya çıktığını, tutanaklarla işçileri baskı altında tuttuklarını, farklı bölümlere sürüldüklerini belirtti. Vardiya amirlerinin, “Mata’nın sunmuş olduğu sözleşmeyi kabul etmezseniz patron fabrikayı kapatıp Slovakya’ya, Çin’e taşıyacak” diyerek de üzerlerindeki baskıyı arttırdıklarını kaydetti.
“Mücadele edilmedikçe hiçbir hak verilmiyor”
“Mesela haftalık üretim periyodunu 2 ya da 3 gün içinde tamamlayıp geri kalan günde başka bölümde çalışmaya gönderiyorlardı. Daha sonra pahalılaşan hayat şartlarıyla bu olaylar birleşince biz de doğal olarak İSG kurallarını protesto etmek amacıyla işten kaçınma hakkımızı kullandık. Tabi bu hakkımızı kullanırken yine tehditler, şantajlar devam etti. Pazar sabahı bir baktık bir SMS’le 600 kişi ramazan ayında işten atıldık, kapı önüne konulduk” diyerek işten çıkarılma sürecini özetledi Murat…
İşçilere, “Asla yılmayın, pes etmeyin, boyunduruk altına girip bu talimatları kabul etmeyin” çağrısı yapan Murat, “Bizden öncekilerin bedel ödediği gibi, bizim gibi bizden sonrakiler de bedel ödeyecek. Direnmedikçe, mücadele edilmedikçe hiçbir hak kendiliğinden verilmiyor, bunu bir kez daha anlamış olduk” şeklinde konuştu.
“Yaşadığım mobbinglerden dolayı düşük tehlikesi geçirdim”
İki yıldır Mata’da çalışan ve 3 aylık hamile olan Emel ise; doktordan gece vardiyasında ve ağır kimyasallarla çalışmaması gerektiği raporunu aldığını fakat bu raporun işleme konulmadığını ifade etti. “Yaşadığım mobbinglerden dolayı düşük tehlikesi geçirdim” diyen Emel, kendisine bu sefer de 15-23 vardiyası dayatılmaya çalıştığını söyledi. Amirlerine, mide bulantılarından kaynaklı kimyasallarla çalışmaması gerektiğini anlattığında karşılığında, “Bunlar için çok erken. Benim eşim de hamilelik geçirdi ama hiç böyle yaşamadı” cevabını aldığını aktararak karbon ve ahşap tozu içinde çalıştıklarını, iş sağlığı önlemlerinin alınmadığını söyledi.
İşçiler kendilerine verilen iş kıyafetleri aşırı tozdan kaynaklı defalarca yıkıyorlar. Bundan dolayı kıyafetleri çektiği için çoraplarının göründüğünü söylüyorlar. İşçilerin renkli çorap giymelerine karışılıyor, siyah çorap giymeleri söyleniyor. Ayrıca kendilerine farklı beden kıyafet verildiğini de aktarıyorlar.
“Son 1-2 yılda 5 arkadaşımızı kaybettik”
Çalıştığı yerlerin koşullarını sorduğumuz Mustafa, karbon tozu, duman, kimyasal maddelerle çalıştıklarını; bunların kansere, astıma yol açtığını ve hiçbir önlem alınmadığını söyledi. Primer adlı bir kimyasalla çalıştığını ve bu maddenin tenle temasında ciddi yaralara yol açtığını anlatan Mustafa, “Meslek hastalığına yakalanan çok arkadaşımız oldu. 1-2 yıl içinde ise kalp krizinden, kanserden 5 arkadaşımız hayatını kaybetti. Bunları dile getirdiğimizde hiçbir çözüm sunulmadı. Toplu iş sözleşmemizde bunların düzeltileceğine dair maddeler imzalandı fakat hiçbiri uygulanmadı” şeklinde konuştu.
İşçiler direnişe başladıklarında Mata patronu göstermelik olarak 4-5 tane havalandırma yaptığını, duş ve tuvalet yaptırdığını öğrendik. Direnişten sonra patronun tutumunu sorduğumuzda ise işçilerden, “Biz tuvaletlere giremeyelim diye tuvaletleri kapattılar. Elektriği kestiler, sobaları kapattılar. Sonra defalarca bize tehdit mesajları atmaya başladılar. Grev hakkımızı kullandık, bağırdık. Tek silahımız oydu” cevabını aldık.
İşçiler kamerayla taciz ediliyor
İşten çıkarılmadan önce mobbingin arttırıldığını ifade eden bir işçi, üretim müdürünün masa ve sandalyesini üretim alanına koyup işçilere bakarak çalıştığını, elinde kamerayla gezdiğini aktardı. Tuvalete girip çıkarken, yemek yemeye gidip gelirken sürekli videoya çekildiklerini kaydetti.
2 yıldır Mata’da çalışan Nursaç da kendisinin videosunun çekildiğini ve taciz edildiğini aktardı. Bunu ifade ettiğinde ise asılsız iddialarda bulunduğu suçlamasıyla Kod-46 ile işten çıkarıldı. Mahkemeye sunmak için tutanak istediğinde ise insan kaynaklarının “Hiçbir şey veremem. Mahkemeye ver, avukatın benden istesin” dediğini söyledi.
“Devletin kimin devleti olduğunu gösterdiler”
Başka bir kadın işçi söze girerek polislerin yığılmasına tepki gösterdi. Kadın işçi yasal olarak haklarını kullandıklarını buna rağmen polislerin yığıldığını kaydederek, “Burada devletin kimin yanında olduğunu gözümüzü içine soka soka gösterdiler. Patronun çıkarları için bu kadar polisi buraya yığdılar. Biz bir aydır burada kapıdayız ama bir gün bile gelip soran olmadı. Madem bu kadar yasadışı şey var gelip denetleyelim, diyen olmadı. Sadece durup izlediler ve müdahaleyi yine işçiye etmekten yana kullandılar” şeklinde konuştu.
Polis kuşatmasına tepki gösteren diğer bir işçi ise, “8-10 senedir içeride çalışırken terörist değildik de şimdi mi terörist olduk? Buraya bu kadar polis geleceğine keşke deprem bölgesine gönderselerdi” diye konuştu.
“Sürpriz eylemlerimiz olacak”
28 Mart Çarşamba günü 50’ye yakın Mata işçisi ve Birleşik Metal İş Sendikası Yönetim Kurulu üyeleri, taleplerini iletmek için Ankara’ya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na gitti. Bakanlık yetkilileri ile görüşen Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, “Buradan bir kez daha uyarıyoruz. O fabrikada bir tane insanın, bir kuruşunu işverenin kursağından geçirmeyeceğiz. İşveren, bu arkadaşlarımızın sorununu çözsün” açıklamasını yaptı.
Serdaroğlu, Perşembe gününden itibaren de patronun evinin önünde, bürolarının önünde, holdinginin önünde çadır kurarak orada eylemlerine devam edeceklerini kaydederek, “Başka sürpriz eylemlerimiz de olacak. Bir iki gün müddet veriyoruz, bu sorunları çözerse çözer. Çözmezse de başına geleceklerden de hiç kimseyi sorumlu tutmasın” şeklinde konuştu.
İşçi Gazetesi / Esra Soybir -28 Mart 2023