‘Kalbim seninle’ ama… – Şahin Uçar

Saray Rejimi çöküşünü frenlemek için, patronlar kârlarına daha fazlasını katmak için pandemiyi bir fırsat olarak değerlendiriyor. ‘Suyu sıkılanlar’ müsamaha gösterdikleri sürece ‘no problem!’

Biliniyor, salgının en fazla can aldığı dönemde dahi çarklar durmadı. Saraylı muktedirler bir maske dağıtımını bile yüzlerine gözlerine bulaştırırken, ölüm oranlarında en yüksek pay çarkları döndüren bizlerin hanesine yazıldı.

Kısa çalışma ödeneğiyle milyonlarca işçiye günde 39 lirayla geçinme dayatıldı. Patronlar işten atma yasağını tanımadılar. Yüzbinlerce işçi ahlaksızca uygulamayla Kod-29’dan işten atıldı. Normalde 3 işçinin yapması gereken işi 1 işçiye yüklediler. Ücretler yerinde sayarken temel gıda maddelerine, her ihtiyaç kalemine zam üstüne zam bindirildi. Market emekçileri etiket değiştirmeye yetişemediler.

Patronlar tarihlerinde görmedikleri kadar çok para kazanıp kasalarına indirirken Saray muktedirleri, ‘hamdolsun ekonomimiz dünyaya örnek!’ vb. yalanlarla hazineyi boşaltmaya, çetelere ihale dağıtmaya, hakları ve talepleri için mücadele eden işçiye, kadına, öğrenciye, köylüye, Kürt halkına ‘kılıç’ sallamaya devam ettiler.

Tabi, devam ediyorlar; buna mecburlar. Ama biz de armut toplamıyoruz!

Tamam, henüz büyük kitleler halinde sokağa çıkıp, ‘yeter artık ulan, sittirin gidin başımızdan’ diyebilecek durumda değiliz. Belli ki buna biraz daha zaman var. Büyük çoğunluğumuz şimdilik sokağa çıkıp mücadele eden kendi gibilerine, ‘kalbim seninle’ diyor, evinin camlarından alkışlıyor.

Belki iyi bir şey ama doğrusu ne direnene ne de alkışlayanın kendisine pek yararı yok!

İşçilerin mücadelesi onlarca yerde sürüyor. Grev, direniş, hak arama eylemleri biri bitmeden diğeri patlıyor. Sermaye düzeninin dayattığı kölelik koşulları ağırlaştıkça bu sürecin daha büyük ve daha kararlı direnişlere evrilmesi kaçınılmaz.

İşçilerin yanı sıra, doğası yağmalanıp tahrip edilen kırsal kesim emekçilerinin, cinsel ayrımcılığa ve birçok saldırıya maruz kalan kadınların, kayyum rektörü postalamayı öğrenen öğrencilerin, baskı, tutuklama her tür saldırıya karşın dimdik ayakta duran HDP ve Kürt halkının direnişi sürüyor. Bunun da büyüyeceği kesindir.

Rotasız gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez” denilmiştir.

Elbette, toplumsal mücadele ‘armut’ toplamaktan daha komplike bir meseledir. Ve bizim sağlam bir rotamız olmalıdır.

Mesela, anasıyla, yavrusuyla ortalıkta ‘muhalefet’ olarak ahkam kesenlerin işaret ettiği istikamet emekçiler için rota olabilir mi? Direnenleri camdan alkışlayan kitlelere “orada dur” diyen, “ilk seçimde davulla zurnayla göndereceğiz” diyen bu marifetli muhalefet yıllardır kimin değirmenine su taşıyor? İşçiden, emekçiden, ezilen halklardan yana elle tutulur bir proğramı olmayana umut bağlamak kendini kandırmak değilse nedir?

Kalbim seninle’ diyen büyük kitlenin öncelikli rotası, önce kendi safını bilmek, bu saflarda mücadeleye katılma yönünde olmalıdır.

Tüm saldırılara karşın geri adım atmayarak direnişi sürdüren, adım adım ileri taşımak için emek veren güçlerin önündeki rota ise giderek daha fazla berrak hale geliyor; Birleşik bir Emek Cephesi…

Günü kurtarmak için değil, bugünü ve geleceği kazanmak için…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz