İşten atma, düşük ücret ve mobbingin sürdüğü Nişantaşı Üniversitesinde açıklama yapıldı

Mart ayında 40’a yakın akademisyeni işten çıkaran Nişantaşı Üniversitesi, 5 Eylül’de 5 akademisyeni daha işten çıkardı. Eksik ücret ve mobbing uygulamalarının sürdüğü üniversitede açıklama yapıldı.

Geçtiğimiz mart ayında, YÖK Kanunu’ndaki düzenlemeye dayanarak, ücret eşitlemesi talebinde bulunan 40’a yakın akademisyeni işten çıkartan Nişantaşı Üniversitesi eksik ücret, baskı, mobbing uygulamalarını ve tek tipleştirme dayatmalarını sürdürmesiye devam ediyor. 5 Eylül itibariyle Nişantaşı Üniversitesi’nde 5 akademisyenin hukuksuz şekilde işten çıkarılması üzerine Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Eğitim Sen ve VÜDAM (Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi) Nişantaşı Üniversitesi önünde eylem ve basın açıklaması yaptı. Yapılan eylem sırasında sık sık “Direne direne kazanacağız”, “Yasayı uygula, ücretleri eşitle”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atıldı.

Gerçekleşen basın açıklamasında işten atılan akademisyenler adına Fırat Karçal konuşurken, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Eğitim Sen ve VÜDAM adına basın açıklamasını Sümeyye Altundağ okudu.

Boyun eğmeyen cezalandırılıyor

Akademisyenlerin fiili meşru mücadelesi sonucu oluşan kamuoyu baskısıyla Nisan ayında 9 vakıf üniversitesine inceleme başlatmak zorunda kalan YÖK’ün hangi üniversitelere hangi yaptırımların uygulandığı bilgisini gizli tutarak bu haksız uygulamalara ortak olduğunu söyleyen Altundağ “Üniversite yönetimi her geçen gün artan baskı koşullarına karşı duran, işten çıkartılan arkadaşlarının haklı ve meşru taleplerinin yanında olan, biat etmeyen akademisyenlere yönelik sistematik saldırısını daha da şiddetlendirmeye çalışmaktadır. Korktukça saldırganlaşan üniversite yönetimi koşulsuz itaati sağlayamadığı noktada, akademisyenleri ihbarcılığa zorlamakta ve işten çıkarmakla tehdit etmektedir” dedi.

5 Eylül itibariyle Nişantaşı Üniversitesi yine haksız ve hukuksuz bir şekilde 5 akademisyenin daha işine son verildiğini hatırlatan Altundağ “İşine son verilen akademisyenlerden 2’si Mart ayında işten çıkartılmış ve Haziran ayında idare mahkemesinin vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararı ile görevlerine dönmüşlerdi. Görünen odur ki aralarında Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ve Eğitim-Sen üyesi olan arkadaşlarımızın da yer aldığı akademisyenler, idari amirlerinin ve Üniversite yönetiminin baskılarına ve usulsüzlüklerine boyun eğmemenin bedeli olarak cezalandırılmaya çalışılmaktadır” diye konuştu.

“Üniversite emekçileri, Nişantaşı Üniversitesi akademisyenleri yalnız değildir”

Bu süreçte yaşanılanların açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılabilmesi adına Öğretmen Sendikasının ve Eğitim Sen’in 7 Eylül’de Nişantaşı Üniversitesi’ne ilettiği görüşme talebine cevap verilmediğini söyleyen Altundağ “Bu noktada sürecin takipçisi olmaya devam edeceğimizi vurgulamak için bugün Öğretmen Sendikası, Eğitim Sen ve Vakıf Üniversitesi Dayanışma Meclisi olarak bir kez daha Nişantaşı Üniversitesi önündeyiz. Sistematik baskılara, mobbinge ve işten atılmalara karşı diyoruz ki: Vakıf Üniversitesi Emekçileri, Nişantaşı Üniversitesi Akademisyenleri Yalnız Değilsiniz! Atılan tüm arkadaşlarımız işlerine dönünceye, ücret eşitliği sağlanıncaya ve karar alma süreçlerine üniversitenin tüm bileşenlerinin katılımı sağlanıncaya kadar sürecin takipçisi olacağız” ifadelerini kullandı. Birliktelik ve mücadele sayesinde Üniversite yönetiminin bugüne kadar uyguladığı fiziki, ekonomik ve psikolojik saldırılara rağmen yılmadıklarının altını çizen Altundağ, “Öğretmen Sendikası, VÜDAM ve Eğitim-Sen olarak kar ve sömürüye karşı kamusal nitelikli eğitim hakkını, baskılara karşı akademik özgürlüğü, tek tipleştirmeye karşı demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle tüm akademi emekçilerini dayanışmaya çağırıyor ve daha yüksek bir sesle yineliyoruz: Baskılar bizi yıldıramaz ve mutlaka biz kazanacağız!” diye konuştu.

Yürütmeyi durdurma kararına rağmen işten çıkarıldılar

Nişantaşı Üniversitesi’ndeki işten atılmalar sonucu öğrencilerin de haklarının gasp edildiğine değinen Karçal “İçerideki süreç, güvencesizlik koşullarının artmasıyla birlikte atılmış olan arkadaşlarımız için neler yapabileceğimiz, ne şekilde dayanışabileceğimiz, artacağını bildiğimiz baskı ve mobbing koşullarına karşı kendi içimizdeki dayanışmayı nasıl güçlendirebileceğimizi düşünmekle geçti” dedi ve bu düşüncelerin pratiğe de yansıdığını söyledi. Üniversitesi yönetimi tarafından uygulanan haksız uygulamaların sürdüğünü söyleyen Karçal, “Üniversite yönetimi tarafından bizlerden tek tip kıyafet giymemiz, tele pazarlama yapmamız istendi. Tele pazarlama yapmayan akademisyenlerin karşılaşacakları yaptırımlar sıralandı. Bunlara boyun eğilmedi ve boyun eğmeyen arkadaşlarımızla bir arada hareket ettik. Günün sonunda iki arkadaşımız yürütmeyi durdurma kararına rağmen tekrar işten atıldılar. Biz 3 kişi de yine okulun uydurmaya çalıştığı tek tip kıyafete uymamak ve tele pazarlama yapmamak gibi görevler sebebiyle işten atıldık” diye anlattı.

KaynakEvrensel

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz