Haysiyet mücadelesi
- Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük işçi direnişlerinden biri olan 15-16 Haziran direnişinin 54. yılı yaklaşıyor. Ülkenin en büyük işçi hareketini yaratan mücadele deneyiminin yarattığı zengin birikim bugüne kılavuz olmaya devam ediyor. O günden bugüne koşullar pek çok konuda çok farklı olsa da aynı kalan çalışma koşulları da söz konusu. Emek tarihine yönelik çalışmalarıyla bilinen Yazar Zafer Aydın, 15-16 Haziran direnişi ile ilgili çalışmalarında şöyle aktarıyor: “15-16 Haziran’dan önce işçilerin fabrikaya giriş çıkışlarda hırsız gibi üstleri aranıyordu. Tuvalette geçen zamanları kontrol etmek için işçiler markayla tuvalete gidiyorlardı. İdarecilerin karşısında esas duruşta durmak zorunluydu. 15-16 Haziran aynı zaman da bir haysiyet mücadelesi!”
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada paylaşılan bir görselle işçilerin tuvalet sürelerini kontrol eden patron gündem oldu. İşçilerin tuvalet süresini not edip mesai saatinde tuvalete gidenlerin geçirdiği süreleri ve iş gücü kaybını hesaplayan patronun isim isim hazırladığı listeyi ofis duvarına astığı görüldü. Kapitalizmin fabrikada üretim dışında geçen zamanı ve fabrika dışındaki yeniden üretim alanını da örgütlemeye çalıştığını bildiğimizde yapılan insanlık dışı uygulamanın salt şimdiye özgü olmadığını, bir tarihsellik barındırdığını söyleyebiliriz. Sırtlığı olmayan yüksek bar tabureleri işçi sınıfının eğlenceye ayırdığı zamanı daraltmak ve üretim hattına en optimal fiziki durumla gitmelerini sağlamak amacıyla Fordizm sonrası yaygınlaşmış oturma aparatlarıdır. 15-16 Haziran için Aydın’ın aktardığı haysiyet mücadelesi ise hâlâ sürüyor.
İŞÇİNİN MAHREMİYETİ İHLAL EDİLDİ
Tuvalette geçen sürenin gözetim altına alınması iş yerlerinde giderek yaygınlaşan sözde denetimi ve verimi artırmak adına kart basmadan, imzayla tuvalete gitmeye kadar özellikle sendikasız iş yerlerinde yaygın. 13 derece eğimli, çalışanların beş dakikadan fazla oturamayacağı tuvalet haberini de duymuştuk. İnsan hakkı olan bir hakkı, her gün tuvalet için verilen süre çay ve yemek saatleri dışında 2.5 dakika olarak sınırlamaya çalışan iş yerleri var. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında elektronik gözetleme verilerinin umuma açık olarak paylaşılması Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) ihlaline giriyor. İşçinin bilgisinin veya onayının olması bu durumu değiştirmez. Veri sorumlusu bu veriyi umuma açık olarak paylaşamaz, çıktısını alıp duvara asarak işçilerin mahremiyetini ihlal edemez. İhlal ederse de çok yüksek para cezaları kesilmesi gerekir.
SAĞLIK SORUNLARINA NEDEN
Tuvalet hakkı kısıtlaması hem hastalıklara hem de iş kazalarına neden olur. İşçilerin yoğun sömürü altında çalışmasını hedefleyen bazı patronların çalışanlarına yönelik tuvalet kısıtlaması getirmesi başta böbrek, prostat, mesane hastalıkları ve çeşitli gastroenterolojik hastalıklara (bağırsak tembelliği, kabızlık vs.) neden olabilir. Kısıtlı tuvalet hakkı uygulaması nedeniyle oluşabilecek stres bozuklukları dikkatsizliğe yol açabilir, bunun da iş kazalarına bağlı yaralanmalara neden olabilir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015 tarihli kararında “Çalışanlara tuvalet yasağı getirmek, sözleşmede esaslı değişiklik anlamına geleceğinden bu durum işçiye haklı nedenle iş sözleşmesini fesih hakkı verir” diyor.
SU, TUVALET, DUŞ ALMA KOŞULLARI YOK
İşçilerin tuvalet hakkını kısıtlamaya çalışan patronlar iş yerlerinde çalışma koşulları, işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemleri maliyet görmeye devam ediyor. Yaklaşan yaz mevsimiyle birlikte tarım işçilerin çalıştığı koşullarla bakarsak en ilkel çadırlarda barınmak zorunda kalıyorlar. Su, tuvalet, duş alma koşulları yok; beslenme problemleri ile karşılaşıyorlar. Salgın hastalık riski ile karşı karşıyalar. Rahat rahat tuvalete gitmek için de örgütlü mücadele gerekli ve evet işçiler o işi 15-16 Haziran’da bir haysiyet mücadelesi olarak kazandılar şimdi de kazanacaklar çünkü yenildikçe ayağa kalkmasını bilen tek sınıf işçi sınıfı fakat burjuvazi bir defa dünyada yenilgi alırsa bir daha kalkamayacak.