Devrimci işçi Duran Baysal anıldı: “İş cinayetlerini örgütlenerek durduracağız!”

Devrimci inşaat işçisi Duran Baysal ölümünün 6. yılında İstanbul Finans Merkezi şantiyesi önünde anıldı. Anmaya Dev Yapı-İş Sendikası, İnşaat İş Sendikası, Birleşik İşçi Kurultayı, Kaldıraç Hareketi ve Duran’ın yoldaşları katıldı.

Duran Baysal, Kaldıraç Hareketi ve İşçi Gazetesi saflarında mücadele yürüten, İnşaat-İş sendikasının ilk üyelerinden ve Direnişteyiz.org muhabiri olan devrimci bir inşaat işçisiydi.  “İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” olan 3 Mart’ta bundan 6 yıl önce Diyarbakır’da çalıştığı şantiyede halatın kopmasıyla iş cinayetinde hayatını kaybetti.

Zonguldak Kozlu madenci katliamının 30. yıldönümü olan bugün, aynı zamanda Duran Baysal’ın aramızdan alınışının 6. yılında İstanbul Finans Merkezi şantiyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya Dev Yapı İş Sendikası, İnşaat İş Sendikası, Birleşik İşçi Kurultayı, Kaldıraç Hareketi ve Duran’ın yoldaşları katıldı.

Basın açıklamayı Dev Yapı İş Sendikası’ndan Şahin Uçar okudu. Uçar, açıklamada “Duran Baysal nezdinde; Kozlu’da, Tersanelerde, Davutpaşa’da, Esenyurt’ta, Ostim’de, Soma’da, Ermenek’te, Torunlar’da, Şirvan’da, 3. Havalimanı şantiyesinde, Hendek havai fişek fabrikasında, Güngören’de, Akkuyu’da ve her gün ortalama 5-6 işçinin canına mal olan iş cinayetlerinde yaşamını yitiren tüm işçi kardeşlerimizi saygıyla anıyoruz…” vurgusunu yaptı.

“Duran sadece sınıfının değil halkının da insanıydı”

Kaldıraç Hareketi adına yapılan konuşmada, “Tüm halkların katillerini çöplüğe gönderecek bir savaş var. Burjuvaziyle işçiler arasında sınıf savaşı var. İşçi sınıfı her gün dört sınıf kardeşini toprağın altına gömüyor. Duran onlardan biriydi. Duran sadece sınıfının değil halkının da insanıydı. Biz bugün, Duran, sınıfının kavgasında yaşıyor diyoruz. Tüm işçileri Duran’ın nezdinde sınıfının safına davet ediyoruz.” denildi.

“İşçileri öldüren sömürü-yağma-rant düzenidir”

Açıklamada yıllar içinde sömürü düzenine karşı toplumsal duyarlılığın ve bilincin geliştiği fakat her yıl binlerce işçinin iş cinayetlerinde can vermeye devam ettiği söylenerek “İşçileri öldüren sömürü-yağma-rant düzenidir” vurgusu yapıldı.

Neoliberal sermaye politikalarının; özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, esnek istihdam biçimlerinin çalışma yaşamında hakim kılındığı ve işçilerin düşük ücret, ağır çalışma koşulları, kayıt dışı çalışmayla karşı karşıya kaldığı ifade edildi. Açıklamanın devamında Uçar, “Ruhunu 12 Eylül yasalarından alan ve hemen her adımda sermaye sınıfının çıkarlarına göre şekillendirilmiş 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile işçilerin örgütlenmesi, hak araması zora koşulurken, işçilerin hak ve çıkarlarını savunmakla yükümlü sendikalar, mücadele etmek bir yana, emek cephesinde yaşanan yıkımın bir tür garantörlüğünü üstlendiler. (Elbette, sayıları sınırlı da olsa bu alanda mücadele eden sendikaları ve sendikacıları tenzih ederek ifade ediyoruz.) İşte, işçi cinayetlerinin, iş kazaları ve meslek hastalıklarının hız kesmeden devam etmesinin başlıca sebepleri böyledir.” dedi.

2021 yılında en az 2170 işçi iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdi

“Ondandır ki, hala işçiler; inşaatlarda, maden ocaklarında, tersanelerde, tekstil-mobilya-metal imalathanelerinde, tarla-bahçe yollarında can vermeye devam ediyor… İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), 2021 yılında en az 2170 işçinin iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdiğini açıklamıştı. Geçtiğimiz Ocak ayında yaşamını yitiren işçi sayısı ise tespit edilebildiği kadarıyla en az 111 kişidir.

Evet, insanlık bugün uzaya mekik gönderebiliyor ama inşaatlarda, madenlerde, fabrikalarda, yollarda işçilerin hayatını kurtaracak önlemler ne hikmetse alın(a)mıyor.

Plazada yaşayan bir zenginin asansör düşmesi sonucu hayatını kaybettiğini hiç duymadık! Ama İstanbul Mecidiyeköy’ün göbeğindeki Torunlar Plaza inşaatında, 10 işçi beli kırılarak öldü. Daha fazla yük taşısın diye swiç sistemi iptal edilmiş asansör raydan çıktı ve 10 işçi 32’nci kattan zemine çakılarak can verdi. Unutmak mümkün mü? Ya Ermenek katliamında, “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” diye soran Ayşe Gökçe anneyi!… Ya da Adana’da prese sıkışarak can veren 13 yaşındaki Ahmet Yıldız’ı nasıl unuturuz?”

“İşçiler ölmemek için de örgütlenmek zorundadır!”

İşçi sağlığı ve güvenliğinin, salt bir sağlık ya da denetim sorunu değil, sınıfsal bir sorun olduğunu belirten Uçar, “Nasıl ki işçi cinayetleri kâr odaklı üretim ilişkilerine dayanıyorsa, kârın artırılması için taşeronlaşmanın, güvencesiz istihdam biçimlerinin, kayıt dışılığın sermaye tarafından yaygınlaştırılıp egemen hale getirilmesine dayanıyorsa; işçi sağlığı ve güvenliği mücadelesi de ücretli kölelik düzenine karşı, sınıfsız sömürüsüz özgür bir dünya mücadelesinin bir alanı olarak ele alınmak durumundadır. Gayet açık ki, işçiler sadece ekmekleri için değil, ölmemek için de örgütlenmek zorundadırlar.” dedi.

Açıklamanın ardından eylemi örgütleyen kurumlar, insanca yaşanabilir bir ücret ve insana yaraşır koşullarda çalışma hakkı için, iş cinayetlerinde ölmemek için tüm işçileri örgütlenmeye, sendikalara üye olmaya davet etti.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz