Kamuda 600 bini aşan işçiyi kapsayan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecine dair Ankara Harb-İş sendikasından bir yöneticiyle yaptığımız röportajı okurlarımızla paylaşıyoruz.
Harb-İş üyesi işçilerin bugünkü çalışma ve yaşam koşulları hakkında özet bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Sendikamız 1952 yılında kurulmuş bir sendika, sadece askeri fabrikalarda örgütlüyüz. Bizler askeri tanklar, savaş gemilerini, gemilerin, deniz altılarının üretimini ve bakımını yapan işçileriz. 2023 yılından sonra ekonomik krizin gölgesinde kaldık ve geçim sıkıntısı çekmeye başladık. Şu anda aldığımız ücretler 36.000-38.000 civarında. Bunun yanında ikramiyelerimiz var. Onun da ortalamasına vurduğumuzda aylık 44.000 – 45.000 civarında ücretimiz oluyor.
Yaptığımız işlerin hepsi kalifiye işler, beceri, yetenek isteyen işler olduğundan dışarıdan işçilere teklifler geliyor, özel sektörde daha fazla maaş veriyorlar. Şu an aldığımız maaşlarla Ankara’da geçinmek mümkün değil. Bunun için hakkımızı aramak için mücadele ediyoruz.
Türk-İş’in aldığı eylem kararlarını uyguluyoruz. Maalesef diğer sendikalardan çok fazla ses yok. Bizim sendika olarak aynı zamanda şöyle bir dezavantajımız var, askeri işyeri olduğumuz için grev hakkımız da yok. O yüzden de sesimizi burada olduğu gibi dışarıda yaptığımız basın açıklamalarıyla, yürüyüşlerle duyurmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar sesimizi duyan olmadı ama biz mücadelemize devam edeceğiz.
Hükümeti temsilen TÜHİS, işçilerle alay edercesine yüzde 16-17 ücret artışı önerdi… Hükümetin işçiyi-sendikaları hiçe sayan bu ‘rahatlığını’ nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kamu çerçeve protokolünde şu an verdikleri oran enflasyon oranı bile değil. Bu kadar eylem yaptık, sadece 1 puan arttırdılar, üçüncü bir teklif vereceklerdi, vermediler. İnsanların aklıyla alay ediyorlar.
Bu hafta bekliyoruz, eğer Cumhurbaşkanı açıklarsa, bizde toplu sözleşmemizi Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, genel başkanlarımızla birlikte değerlendirip ona göre imza altına alacağız. Ama görünüyor ki şu anda bizi kurtarmayacak. Çünkü bizim sıkıntılarımızı çözecek rakamlara çok uzak teklifler. Aslında Türk-İş’in taslağında güzel teklifler, öneriler vardı. Taban ücretin 1800 liraya çıkartılması, derece arasındaki farklar korunarak onun yanında yüzde 50 + yüzde 10 refah payımız vardı, buna benzer birtakım sosyal haklarımız istendi. Ama bunların hiçbiri konuşulmadı, sadece ilk 6 ay, ikinci, üçüncü ve dördüncü 6 ay konuşuluyor.
Önerilen rakamlar bizi kurtaracak rakamlar değil. Çoğu arkadaşımız toplu sözleşmeyi bekliyor, iyi geçmezse biz istifa edeceğiz diyor.
Bu işçiyle alay edercesine önerilen ücret artışı karşısında Türk- İş bir eylem planı açıkladı, siz de bu eylem planı çerçevesinde eylemlerinizi sürdürüyorsunuz; bu planı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz Türk-İş’in aldığı kararlarının çoğunu uygulayamıyoruz, mesela yarım gün işe geç başlama, işe gitmeme gibi kararları bizim alanımızda uygulanamıyor. Bizde olmayacak ama 10 Temmuzda yayımlanan kararla 14 Temmuz 2025 Pazartesi günü, mesai bitimi itibarıyla iş yerleri terk edilmeyecek, 17 Temmuz 2025 Perşembe günü, 81 ilde iş yerlerine gelmeyerek, bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirilecek. Yaptığımız eylemliliklerin daha yüksek katılımlı da geçebileceğini düşünüyoruz.
KHK ile kamu işçisi olan arkadaşlarımız daha çok korkuyor, onları harekete geçirmekte zorlanıyoruz, anlatamıyoruz. Kimi sendikalar yönünden ise işçilerin tabandan gelen gücünü az kullandığı, sendika başkanlarını hareketlenmeye zorlamadığını görüyoruz. Bizim sendikadaki işçiler daha bilinçli, rahatsızız, sendikayı da zorluyoruz.
Birçok eylemde “Genel Grev Genel Direniş” talebi dile getiriliyor… Sizce, bir genel grev mümkün mü? Engelleri nedir? Ne yapılması gerekir?
Tabi, en etkili eylem grevdir. Başta da söylediğim gibi bizim grev hakkımız olmadığı için biz söylediğimizde size konuşması kolay diyorlar. Ama sendikaların da ben genel greve sıcak baktığını düşünmüyorum. Çünkü işçiler greve çıktığında maaş alamayacak, sendikalar işçilere maddi olarak destek vermek zorunda kalacak, bu yüzden hani grev en son plandır, en son tercih edilendir. Ama en etkili eylem de grevdir.
Diyelim ki beklenen teklif gelmedi ama Türk-İş çerçeve protokolü imzalamaya karar verdi, var mı sizin farklı bir eylem planınız?
Biz sonuna kadar gideceğiz. Eğer Türk-İş imzaladı diyelim, biz sonuna kadar gideceğiz, yoksa sendika üyesi işçiler de durmayacak, sonuna kadar gideceğiz tabi son nokta yüksek hakem, ordan da bir şey çıkmayacağını biliyoruz, çünkü yüksek hakem, bizim masaya oturduğumuz kişilerce atanan kişilerden oluşuyor, öyle olunca oradan bir şey çıkacağını beklemiyoruz. Ama direnişimiz sonuna kadar sürecek.
Diğer konfederasyonlarla birlikte hareket etme planınız var mı? Eylemlilikler ortaklaştırılsa daha kitlesel ve sonuç alıcı olmaz mı?
Diğer konfederasyonlar da ara ara geliyorlar, kendi eylemliliklerini de devam ettiriyorlar. En son hareketlenen Hak-İş oldu, tabi onların üyelerinden ses çıkmaya başlayınca hareketlenmek zorunda kaldılar. Yıllardır konfederasyonlar bir araya gelmiyor, maalesef böyle. Tek çatı altında toplanılması lazım ama nasıl bir araya gelinir bilmiyorum. 1 Mayıs bile ayrı yapılıyor, herkes ayrı yerde yapıyor. Artık kimin ne yaptığı da belli değil… Durum böyle.
Söylemek istediğiniz başka bir şey var mıdır?
Yetkililer bizim sesimizi duysunlar istiyoruz. Bizim tek amacımız devlete hizmet etmek ve hak ettiğimiz ücreti de almak. Geçinemiyoruz, arkadaşlarımızın çoğu ek iş yapıyor, getirde kuryecilik yapan var, düğün salonunda garsonluk yapanlar var. Grev hakkımız olmadığından üretimden gelen gücümüzü de kullanamıyoruz ancak basın açıklamalarıyla hakkımızı almaya çalışıyoruz.
İşçi sınıfının tarihinde grevin kanunlar ile yasak olmasına rağmen fiili eylemliliklerle yapılabildiği örnekler var, sizin böyle tartışmalarınız olmaz mı?
Yok, öyle tartışmamız yok, biz kritik bir yerde çalışıyoruz, ülkenin stratejik olarak dört bir yanında savaşlar var, yetişmesi gereken mühimmatlar, araçlar, gereçler var, o biraz bize ters geliyor yani.
Teşekkür ederiz…
Ben teşekkür ederim.
(İşçi Gazetesi’nin 227-Temmuz-Ağustos sayısında yayınlanan röportaj, TÜHİS teklifinin yüzde 22, sonrasında 24’e çıkarılması öncesinde yapıldı.)