Bir Polonez işçisinin işçi oğlundan mektup… “Direnişin içinde herkes müthiş bir dönüşüm geçirdi”

Ben İsmail, 27 yaşındayım. 20 senedir Polonez firmasında çalışan, gecesini gündüzünü veren, haftanın 6 günü hatta bazen 7 günü çalışan emekçi bir babanın evladıyım.

Polonez Direnişi başlamadan önce de işçi direnişlerine, grevlere desteğe gidiyordum. Önceden babamı fabrikadan almaya gittiğim zaman, onların çalıştığı zor şartları ve hak gasplarını da bildiğim için, hep burada bir grev olsa nasıl olurdu diye hayalini kurardım. Tarlalara bakıp yerini bile planlardım bazen. Ve 142 gün önce bu direniş başladı. İlk 15 arkadaşı attılar işten, sonra 20, 30 derken toplam 146 kişi işten atıldı. Ben başka bir firmada çalışıyorum ama kalbim hep burayla olduğu için 142 gündür hep buradayım, gece vardiyasından çıkıp onlarla kahvaltı yapıyor, onların yanında uyuyordum.

Ben buranın bir köyünde yaşıyorum. Babam dışında halam, kuzenlerim de burada. Benim köyümden 19 kişi direnişte. Buradaki kadınların çoğu benim arkadaşlarımın anneleri, komşularım; ellerinde büyüdüm onların. Yani bu Polonez Direnişi’ni bu kadar güçlü, birlikte kılan en önemli şeylerden biri buradaki insanların akrabalık ve dostluk bağları. Çünkü hepsi hiç tereddüt etmeden sendikaya katılıyorlar ve hiç tereddüt etmeden onunla bağ kurup direnişe çıkıyorlar.

Bu süreçte polisin büyük baskılarıyla karşılaştık, gözaltılar oldu, ben de alındım. Bi sabah, şafak operasyonu gibi bi baskınla fabrika önündeki direniş alanımızdan alındık. 12 saat gözaltında kaldık. Sonra bizim direniş yerimizi polis kapattı. Biz Çatalca Kaymakamlığı’nın önünde bir hafta boyunca dışarda yattık. Bazen halk, siyasi kuruluşlar bize destek vermeye geldi. Bazen de devletin o bütün çevik kuvvetleri, emniyet amirleri hepsi bizi ablukaya aldılar. Devletin müftüsü bize gelip, “siz burada ne işe yarıyorsunuz, burada halkı rahatsız ediyorsunuz” dedi, provokasyon yapmaya çalıştı.

Biz bu provokasyonlara gelmedik. Biz derdimizi emniyet müdürüne anlattık olmadı, kurumlara anlattık olmadı, valiye anlattık olmadı. Biz de en tepedekine, Ankara’ya Saray’a gidelim, cumhurbaşkanına anlatmaya gitmek istedik. Anayasal hak yürüyüşümüzü yapmak istedik ama polis engeliyle karşılaştık. Ve günlerdir Çatalca Adliyesi önünde grevdeyiz, açlık grevindeyiz. Buradayız, kararlıyız. Çok güzel dostluk, kardeşlik, yoldaşlık kurduk; hiçbir baskıya boyun eğmeyen bir dayanışmamız var. Ben babamı yalnız bırakmıyorum, diğer işçiler hepsi annelerimiz, kardeşlerimiz, ailelerimiz.

Biz ilk direnişe başladığımızda direniş alanının yanındaki tarlalarda buğday vardı. Buğday hasat edildi, mısır ektiler. Mısırlar büyüdü koçan oldu. Sonra meyve sebze ektiler, fide ektiler. Onlar büyüdü, toplandı. Ve hala Polonez’in mücadelesi sürüyor. Bu şunu gösteriyor ki bize bakıp bunlar gider dediler, gitmedik. 4 hasat oldu, biz hala buradayız, direnişteyiz.

Biz direniş alanında bir aile olduk. Birlikte yiyip birlikte içiyorduk. Voleybol oynuyor, halat çekme yarışları yapıyor, halaylar çekiyorduk. Halı saha turnuvaları yaptık. Çeşitli kurumlar, köy gençleri kendilerine takımlar kurup Polonez Direnişi için maçlar oynadık. Haftada 2-3 gün halı sahalar yapıyorduk. Polonez direnişinin ruhu bir takım oldu. Sadece halı sahada da değil; direnişten önce aynı fabrikada farklı bölümlerde çalışıp birbirini görüp ama selamlaşmayan, birbirini tanıyamayan insanlar aile oldu, takım oldu. Direnişin içinde herkes müthiş bir dönüşüm geçirdi. Sadece kendi derdini düşünmek zorunda kalan, haksızlıklara susan insanlar bir yanındakinin derdine de çare olmayı, aynı derdi paylaştıklarını görüp kendileri ve birbirleri için el ele mücadele etmeyi öğrendi.

Ve bu direniş, bu dayanışma hiçbir baskıyı ve sınırı kabul etmiyor. Bulunduğumuz her yerden bu direnişin sesini büyütüyoruz. Mesela biz Çatalca Kaymakamlığı’nın turnuvasına, işten atılan işçilerin çocukları olarak takım kurup katıldık ve kaymakamın karşısına “Polonez işçisi yalnız değildir” pankartıyla çıktık. Ya da işten çıkarmaları yapan Polonez çalışanı bizim köyde yaşıyor, onun evinin önüne köy gençliği imzalı pankartımızı astık, her yeri direnişin stickerları ile donattık.

Bu direnişin, Polonez işçilerinin evlatlarının bile ellerinde nasıl büyüdüğünü gösteriyor. Her zorluğa rağmen bir yol bulup bu direnişin sesini büyüttük. Şimdi de Ankara yolumuzu kapasalar da bir yol bulacağız, o yolu açacağız ve biz kazanacağız.

Polonez direnişçisi emekçi bir babanın evladı İsmail Erdoğmuş

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz