Birtek- Sen Genel Başkanı Mehmet Türkmen ‘in Nobel Ödüllü Ekonomist Daron Acemoğlu ‘na, düşük maaşlar ve verimlilik ilişkisi hakkında yazdığı cevabı paylaşıyoruz.
Haddim olmadan sormak istiyorum:
Daron Hocam, sen bizimle alay mı ediyorsun?
Çünkü, Nobel ödüllü koskoca ekonomi profesörü, işçi ücretlerinin düşük olmasının verimlilikle ilgisi olmadığını bilmiyor olamaz.
Pek çok sektör ve işletmeden, verimlilik ve teknoloji arttıkça, işçi ücretlerinin paralel olarak nasıl düştüğünü gösteren elli tane örnek verilebilir ama bunu konunun uzmanlarına bırakıyorum.
Bizzat kendi işçilik deneyimimden ve son çalıştığım Merinos Halı fabrikasından örnek vereyim.
Ben eski bir halı dokuma işçisiyim. Bu sektörde 15 yıl çalıştım. 2000’lerin başına kadar yüz yıllık eski mekikli mekanik tezgahlarda üretim yapılırdı. 2000’lerin başından itibaren bilgisayar donanımlı, Belçika ve Alman menşeli son model makinelere geçildi. Bu yeni teknolojiye ilk geçen fabrika da Merinos’tu.
Eski teknolojiyle, yaklaşık 50 işçiyle ve en az 8 dokuma tezgahında yapılan üretimi, aynı sürede ve tek tezgahta 6 işçiyle yapabiliyorduk artık. Verimliliğin kaç kat arttığını varın siz hesap edin.
Ben, aynı dönemde iki (eski ve yeni) teknolojiyle de üretimin devam ettiği geçiş sürecinde Merinos’ta dokuma kalfası (operatör) olarak çalışmış bir işçi olarak, yıllar içinde şu değişime tanıklık ettim:
’90’lardan 2000’lerin başlarına, 2007-2008’lere kadar bir dokuma kalfasının ücreti asgari ücretin tam 4 katına denk geliyordu. Sonra yıllar içinde ücretler reel olarak düşmeye ve çalışma koşulları daha da ağırlaşmaya başladı.
Şu an bir dokuma operatörünün aylık ücreti asgari ücretin iki katına gerilemiş durumda. Dokuma kalfasına göre daha düşük ücret alan diğer işçilerin ücretleri de aynı oranda geriledi.
Oysa işçi başına verimlilik en az 4-5 kat artmış, fabrikanın karı da aynı oranda yükselmişti. Örneğin o yıllarda sadece Antep’te bir fabrikası olan Merinos, Erdemoğlu Halding adıyla, Türkiye’nin dört bir yanında onlarca işletmesi olan dünya devi bir firma haline geldi.
Üstelik verimlilik sadece teknolojik değişimle sağlanmadı. Yeni bilgisayarlı makinelerin ilk çıktığı dönemlerde, bir makinede her vardiyada üç kişi çalışırdı: kalfa, telci ve arka cağcı. Zamanla, bir makinede çalışan işçi sayısı önce ikiye, sonra bire düşürüldü.
Yani özetle; Merinos’ta önce, 25 yıl önce 50 kişinin yaptığı üretim teknolojik değişimle 6 kişiyle yapılabilir hale geldi. Sonra bunla da yetinilmedi, 20 yıl önce yeni teknolojik makinelerde 3 kişinin yaptığı iş şimdi bir kişiye yaptırılıyor.
Sonuç: işçilerin iş yükü iki katına, verimliliği 5 katına çıkarken, aldığı ücret yarı yarıya düştü.
Alın size verimlilik!
Kısacası, tarih, somut pratik ve veriler bize hiç de sizin dediklerinizi demiyor, Daron hocam.
Teknoloji gelişip verimlilik artınca patronlar, sizin dediğiniz gibi “Artık daha çok kazanıyoruz. Durun da şu işçilere biraz daha fazla para verelim” demiyorlar. Ve demeyecekler de.
Yine aynı kendi deneyimim üzerinden bir örnekle, tezinizin ne kadar içi boş olduğunu anlatayım:
Dokuma işçilerinin ücretlerinin, teknolojinin daha eski, hatta ilkel olduğu, verimlililiğin bugünden kat be kat geri olduğu dönemde reel olarak bugünkünden çok daha yüksek olmasının sebebi neydi biliyor musunuz?
İşçilerin o dönemde daha örgütlü olması ve ‘90’lı yıllar boyunca Ünaldı’da dokuma işçilerinin 20 bin kişinin katılımıyla büyük grevler, direnişler örgütlemesiydi. Ve sonra o örgütlülük çözülünce böyle oldu. Hasılıkelam, işçi ücretlerinin artmasının ve çalışma saatlerinin azalmasının tek yolu işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir.
Mehmet Türkmen, Birtek- Sen Genel Başkanı