Emeklilerin evi artık ucuz otel odaları!

Aç kalmakla ev tutmak arasında kalan emekliler çareyi izbe otellere sığınmada buldu. Günlük ücreti 200 liradan başlayan otel odalarının kimisinin tuvaleti bile yok.

Ankara’nın Ulus semtindeki ucuz oteller, artık geçici konaklama yerlerinden çok, yaşlı emeklilerin zorunlu yaşam alanlarına dönüşmüş durumda. Günlüğü 200 ila 400 lira arasında değişen odaların aylık ücreti 6 bin liradan başlayıp 12 bin liraya kadar çıkıyor. Üstelik 6 bin lira ödeyenlerin kaldığı odalarda ne banyo var ne de tuvalet…

En az 25 yıl çalışmış bu insanlar, hayatlarının son dönemini daracık, çoğu zaman penceresiz otel                                         odalarında geçiriyor. Bu çarpıcı tabloyu yerinde görerek aktaran Gazete Oksijen’den Mine Şenocaklı, yaptığı özel haberde, emeklilerin yaşadığı derin yoksunluğunu gözler önüne seriyor.

İki haşlanmış patates, birkaç yumurta…

Türkiye’de en düşük emekli maaşının 16 bin 881 lira olduğu düşünüldüğünde, kira olarak ödenen 6 ila 12 bin lira büyük bir yük anlamına geliyor. Geriye kalan para ise çoğu emeklinin yalnızca temel gıdayı karşılamasına yetiyor. Otellere giren her emeklinin elinde bir poşet var. Kiminin içinde iki haşlanmış patates, kiminin birkaç yumurtası… Durumu bir tık iyi olanın payına ise üç parça tavuk baget düşüyor. Yemek pişirdikleri tek yer, odanın bir köşesine sıkıştırılmış küçük bir piknik tüpü.

Ya doyacak ya barınacak

Şenocaklı’ya durumunu anlatan 10 yıldır otellerde yaşayan 65 yaşındaki Mustafa Kara “İstemez miyim evim olsun? Ama maaşımı eve mi vereyim, karnımı mı doyurayım?” diye soruyor.

Soyadını vermek istemeyen 73 yaşındaki Garip Bey ise “13 yıldır otel köşelerindeyim” diyerek durumunu anlatıyor. Gözleri yaşlanarak akşam yemeğini gösteren Garip Bey’in menüsü ince bir dilim beyaz peynir, bir de ekmekten ibaret. Yemeklerini gösterip ağladığı görülmesin diye koşar adım odasına gidiyor.

“… Bir öyle şaşılası
                          dünya ki burası,
bollukla ölüyor,
kıtlıkla yaşıyor.
Varoşlarda hasta, aç kurtlar gibi
                                                 insanlar dolaşıyor
ambarlar kilitli
ambarlar buğdayla dolu..
Tezgâhlar
ipekli kumaşla dokuyabilir
                    topraktan güneşe kadar giden yolu.
İnsanlar yalnayak
                              insanlar çıplak…
Bir öyle şaşılası
                          dünya ki burası,
balıklar kahve içerken
çocuklar süt bulamıyor.
İnsanları sözle besliyorlar,
domuzları patatesle…

(Nazım hikmet… Taranta Babu’ya 7. Mektup’tan)