OVP Yalanları (1) – Hakkı Taşdemir *

1973 yılında yayına girmiş olan bir ABD televizyon dizisi; Yalan Rüzgârı… 2012’de 10.000’inci bölümü yayınlandı, bununla da kakmadı günümüzde hala devam ediyor. Aktör ve aktrisler değişiyor, senaristler, rejisörler değişiyor, teknik ekip değişiyor ancak dizi yaşamaya devam ediyor.

“Bu kadar yalanı nasıl üretiyorlar” diye sorgulanabilir bu olgu. Tabi yanıtlanması hayli güç. Ancak üzerinde yaşadığımız coğrafyada da Yalan Rüzgârı dizisini aratmayacak bir olgu var. OVP yalanları bunun adı. Ne zaman başladığını ifade etmek anlamsız. Tarihi açısından değil yalanların büyüklüğü açısından değerlendirmek gerek OVP yalanlarını.

Biz burada sıralamaya çalışalım okuyanlar karar versinler OVP’nin hangi yalanının daha büyük olduğuna…

İlk Evim Projesi ile başlayalım…

Evi olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için geliştirildi bu proje. 2024 yılında ilan edilen OVP ile duyuruldu. Aylık yüzde 1,2 faizle borçlandırılacaktı konutu olmayan başvuru sahipleri. Böylece ucuza konut sahibi olacaklardı.

Hesapsız bir slogandan başka bir şey değildi bu ama inandı tam 8 milyon kişi, bu yolla konut edinebileceğine. Toplanan başvurulardan uygun olmayanlar elendi geriye 5 milyon başvuru kaldı. Burada uzun hesap yapmanın anlamı yok. Sadece sosyal konutların ortalama inşaat maliyetleri üzerinden bir rakam verelim. Her biri sadece 60 m2 olarak tasarlanmış 5 milyon konutun inşaat maliyeti 180 milyar USD. Altyapı, proje, arsa vb. maliyetler bu hesaba dahil değil. Ancak sadece inşaat maliyeti bile 2024 yılı için TÜİK tarafından ilan edilmiş Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’sının (GSYH) yüzde 13,6’sı. Kolay bulunabilir bir para değil. Nitekim bulunamadı, 2025 yılının son çeyreğine geldik, ses seda yok projeden.

Bu arada 5 milyon konutun kaç yılda bitirilebileceği ise hiç dillendirilmedi. Ondan da kısaca söz edelim… TOKİ’nin olanakları ile yılda en fazla 250.000 konut üretilir. Bu durumda hemen başlasa bile bu projenin sonuçlanması için 2045 yılını beklemek gerekecek. O tarihte başvuru sahiplerinin ne kadar hayatta olabilir acaba?

Devam edelim… 2024 yılında ilan edilen OVP’de, içinde bulunduğumuz yıl için ekonomik büyüme yüzde 4, enflasyon ise yüzde 17,5 olarak öngörülmüştü. Revizyon yapma gereği hissettiler. Büyüme için yüzde 3,3, enflasyon için ise yüzde 28,5 güncel tahminleri. Muhtemelen bunlar da tutmayacak.

Gerçi yüzde 3,3 oranında olacağı iddia edilen büyümeyi pek algılamak olası değil ama bu hususu da OVP ilan edilirken ilan edilen büyüme oranından sapmayı da pas geçelim şimdilik; enflasyon rakamının üzerinde duralım… Öngörülen ile gerçekleşeceği düşünülen oran arasında 11,5 puanlık bir sapma var. Bir başka anlatımla yüzde 61,4 oranında bir sapma gerçekleşmiş.

Şimdi bir de dünya ülkelerindeki güncel enflasyon oranlarına bakalım.

Euro bölgesinde ortalama enflasyon yüzde 2,1… Demek ki Euro kullanan 20 ülkede gerçekleşen enflasyon buradaki sapmanın (gerçekleşenin değil sadece sapmanın) yaklaşık 1/5’i.

Bir de Euro kullanmayan ülkelere bakalım.

İsviçre’de yüzde 1,1, İngiltere’de yüzde 3,8, savaş halindeki Rusya’da yüzde 9…

Fazla uzatmadan sonuca geçelim.

Tespit edebildiğim kadarı ile dünyada tam 40 ülkede enflasyon oranı yüzde 11,5’in altında. Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 193 ülke var dünyada, bunların yaklaşık yüzde 21’inde gerçekleşen enflasyon bu ülkede gerçekleşen sapmanın altında.

Yeterince büyük bir utanç olmalı bu. Ancak ne yapmışlar?

“Enflasyon düşerken ekonomik büyümeyi gerçekleştirdik.” Bu yalanı büyük bir başarı diye sunuyorlar ülke halkına.

Yalanın böylesine TV dizilerinde bile rastlanılamaz kolayca.

Buraya kadar geçmişte ilan edilmiş olan OVP yalanlarından bir seçki yaptık. İsterseniz bir de geleceğe yönelik olanlardan söz edelim. Bu amaçla 2026-2028 dönemi için ilan edilen OVP’nin makro verilerine bir göz atalım…

Örneğin yüzde 3,8 oranında bir büyüme öngörülürken, enflasyonun yüzde 16’ya düşeceği iddia ediliyor yeni OVP de. İçinde bulunduğumuz yılın son çeyreğine girerken hız kesmiş olan büyümenin 2026 yılında nasıl tekrar yükselişe geçeceği konusunda bir açıklama yok elbette.

Dezenflasyon politikaları sürerken, içinde bulunduğumuz yılın sadece ilk yarısında 2235 firma konkordato ilan etmiş, 500’ü aşkın kuruluş ise iflas etmişken iddia edilen büyümenin nasıl gerçekleşeceği ciddi bir merak konusu.

Bana kalırsa şimdiden başlamışlardır ilan ettikleri hedeflerin neden gerçekleşemediğini açıklayabilecek bahaneler aramaya. Üstelik 2027 için yüzde 4,3, 2028 için ise yüzde 5 büyüme hedefi konulmuş. 2028 yılında büyük bir yalan rüzgârı ile karşılaşacağımızı şimdiden görür gibiyim.

Yeni OVP’de, döviz kurlarında büyük bir hareket öngörülmemiş, 2028 yılı hedefi, bir dolar=53,76 olarak öngörülmüş. Üç yıl için öngörülen kur farkı yüzde 31, yine enflasyonun altında kalmış dolar beklentisi. Dolayısı ile TL için yüksek faiz, dolar için düşük faiz politikası devam edecek ve yatırımcı doları TL’ye çevirip yüksek faiz aldıktan sonra parasını yine dolara çevirip dünyanın başka bir yerinde elde edemeyeceği kazancı cebine koyduktan sonra terk edecek piyasayı.

Merkez Bankası’nın son olarak politika faizini yüzde 2,5 oranında düşürmesi sadece sembolik bir indirimdir ve belirlenen oran izlenmesi düşünülen politikayı etkilemeyecektir. Halka, “bakın enflasyonu düşürüyoruz, faiz de yavaş yavaş düşüyor” mesajını vermek için alınmış bir karar bu. Sadece aldatma amaçlı.

Bu arada dolar baskı altında tutulduğu için GSYH’da dolar bazında yüksek görülmekte. Gerçek durumu gizlemek için sıkça başvurulan bir yöntem oldu son yıllarda.

İşin buraya kadar olanı emekçi halkı ilgilendirmekte kuşkusuz. Ancak daha fazla ilgilendiren kısmı işsizlik, ücretler ve TES yalanı…

Onları da gelecek sayıda tartışalım.

(*) İki bölüm halinde hazırlanan yazının ilk bölümü İşçi Gazetesi’nin Eylül-Ekim 2025- 229’uncu sayısında yayınlanmıştır.