İzmir’den Ankara’ya uzanan, 700 kilometrelik onurlu yürüyüşümüzü tamamladık. Ayaklarımızda nasır, yüreğimizde öfke, dilimizde hakikatle geldik. Şimdi CHP Genel Merkezi’nin önünde, bu ülkenin en köklü partisinin kapısında, işimizi ve onurumuzu istiyoruz.
Biz Çiğli Belediyesi’nde çalışan 16 kadın işçiydik. Kimi 1.5 yıl, kimi 2 yıl, kimi daha da fazla emeğini verdi bu kuruma. Kimimiz gece gündüz temizlik yaptı, kimimiz çocuklara baktı, yaşlılara destek oldu. Ta ki bir gün hiçbir gerekçe gösterilmeden kapının önüne konulana kadar…
Bu yürüyüş yalnızca bizim değil; Türkiye’de belediye şirketlerinde güvencesiz çalıştırılan yüz binlerce işçinin yürüyüşüdür. Bizimle birlikte yol alan, destek olan, sesimize ses katan tüm sınıf kardeşlerimize minnettarız.
Bugün burada CHP’ye ve tüm kamuoyuna açık çağrımızdır:
Biz, emeğimizin ve alın terimizin karşılığı olan İŞİMİZİ GERİ İSTİYORUZ.
Belediye şirketlerinde keyfiyetle işçi atılmasına SON VERİLSİN.
CHP, kendi belediyelerinde emeğe saygıyı ve sosyal adaleti HAYATA GEÇİRSİN.
Kapınıza gelmek zorunda kalmamış olmayı isterdik. Ama her kapıyı çaldık, her dilekçeyi yazdık, her mahkemeye başvurduk. Bugün burada olmamız, CHP’ye karşı değil; CHP’ye düşen sorumluluğun hatırlatılması içindir.
Teslim olmadık, boyun eğmedik, eğilmeyeceğiz.
İşimizi geri alana kadar sonu nereye giderse gitsin devam edeceğiz .
Çünkü bu sadece bir iş meselesi değil; bu bir yaşam, bir gelecek, bir onur meselesidir.