ASGARİ UCRET 22.104 TL, SERMAYEYE HAMUDUYLA, İŞÇİYE ZIRNIK YOK
Kapitalist şirketler, sermaye sınıfı, sene sonu yaklaşırken üretim hızını daha da arttırmış, fabrika depoları, Stok sahaları dolup taşmaya başlamış, zorunlu mesailerle işçilerin gırtlağına çökmüşlerdir. İşyeri yönetimleri sene sonu toplantıları alarak rekor ciroları hesaplamaya başlamıştır. Cirolar hedef seviyelerine ulaşmıştır.
Ancak doymak bilmeyenler, ağızlarının kenarından salyalar akanlar, dişlerinin arası etlerle dolu olan bu asalak sınıfı ve onların her türlü hakkını, mülkünü koruyan, kollayan, milyarnlarca vergi indirimleri yapanlarından, bir gece kararıyla “milli güvenliğin” Söz konusu olduğunu söyleyerek grevleri yasaklayanlarına. Hepsi bir bütündür.
Sermayesi, devleti, burjuva muhalefeti, mafya sendikaları ile hamaset yapmaya başladılar.
Yiyin efendiler yiyin, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin. Ekonominiz kölelik, demokrasiniz diktatörlüktür.
22.104 lira olarak açıklanan asgari ücret rakamının hemen ardından milyonlarca işçi tarafından gelmişine de geçmişlerine de küfürler sarf edilmeye başlandı. “Zaten belliydi” Diyenlerimiz de oldu. Kira, faturalar, doğalgaz hesaplamaları yapılmaya başlandı. Sosyal medyada mizahları yapılıyor.
Grevleri yasaklanan 2 bin metal işçisi yasaklara rağmen grevlerini sürdürüyor. Polenez işçileri; çoğunluğu kadın olan 146 kişi Anayasal ve sendikal hakları için irade örneği sergileyerek kalkanlı polislerin üzerine yürüyor. “Yasayı ya uygulayın yada kaldırın bu yasaları” Diyerek devletin yönetim organlarından, sözde muhalefetine, bürokratlarına ve siyasal, sosyal, ekonomik olarak genel grev konusu olan bu uygulamalara sesini dahi çıkartmayan satılık mafya sendikalarına insanlık ve mücadele dersi veriyorlar.
Temel Conta’dan, MKB Rondo’ya, Betek boya işçilerine kadar sınıfın direngen kesimleri insanca yaşam mücadelesi veriyor. Duyun, görün, kulak verin, dayanışma gösterin, bu kavga birbirini hiç tanımayan ama aynı kaderi paylaşan milyonlarca emekçinin inatçı ortak mücadelesi ile zaferi tadacaktır.
Yok hayır enflasyondan, zamlardan, artan kiralardan bahsetmeyeceğiz, bunları hepimiz işkenceye dönen yaşamlarımızdan biliyoruz zaten. Hepiniz biliyorsunuz.
Söylediğimiz şudur; bize gerekli olan şey adım atmaktır.
Binlerce direnen işçilerin aileleri yok mu?
Ya borçları? Ya hastalıkları? Ya kaygıları? Korku, oda var ama tüm bunlara rağmen adımları da var.
Harekete geçmek bugün biz işçilerin önünde duran en acil sorunlardan biridir. “Birleşemiyoruz” diyorsunuz, evet sorunumuz buysa ki hepimiz bunu söylüyoruz. Ozaman tespit sorumluluk gerektirir. En yakınımızdan, başlayarak “Nasıl yapmalı” sorusunu sorarak tartışarak başlamalıyız.
İstanbul, Gebze, İzmir, Manisa’da direnen sınıf kardeşlerimizi tanımamız mı gerekiyor, arkadaşımız, akrabamız mı olması gerekiyor hayır. Bir kere çay içmiş olmamız, tanışmış olmamız mı gerekiyor hayır. Bunları zaten o grev çadırlarında yapasınız diye sizi bekliyorlar.
Çıkın ve grev çadırlarına gidin, kendinizden birşeyler bulacaksın oralarda, hangisi size yakınsa, hangi şehirdeyseniz, görün ve hissedin o mücadele ateşini, o insanların samimiyeti ve iradesi, o kendi içinizde bittiğini sandığınız gücünüzü size gösterecektir.
Gün sefalet ücretlerine karşı, hak gasplarına sendikasızlaştırmaya, örgütsüzleştirmeye karşı birlikte hareket etme günüdür. Fabrikalarda,işyerlerinde öz birliklerimizi kurma günüdür. Sızlanmak bize sadece kaybettirir, kazandırıcı olan silkinip kalkmaktır.
Kolay kazanım yoktur, yol ısrar ister, yol inat gerektirir, yol zafer ve yenilgilerle doludur. Bu yolda yürüdükçe işçi sınıfı kendi önderlerini yaratacaktır.
Yaşasın Birleşik Emek Cephesi
Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeniİ
İşçi Birlikleri Sendikası İzmir