Burjuva partilerin, başta CHP, peşine solu da takarak biz işçi ve emekçilere sattığı hayaller, bir kez daha buhar oldu gitti. Adeta bir saadet zinciri hikayesi.
Saadet zinciri, kolay yoldan para kazanmayı vaat eder. Emek yok, çaba harcamak yok. Kendini teslim et dolandırıcıya yeter. Sonu hüsran ama hayali bile güzel!
Millet İttifakı seçimleri kazanacaktı, ülkeye demokrasi gelecekti! Kitleler, solun büyük kesimi dahil, “demokrasi” diye ikna edilmişti ama demokrasiden bekledikleri, daha çok Erdoğan’ı görmemek, yalanın, karanlığın dozunun azalması idi.
Yani, öyle ahım şahım bir demokrasi hayalleri ya da beklentileri bile yoktu; neredeyse en aza ikna edilmişti kitleler. İşte bir hayal kırıklığı varsa, bu kadarcıktır. Oysa emin olun, kavranan gerçeklik bundan daha derindir. Bir kere seçimler artık işçiler ve emekçiler için bir çözüm olmaktan çıkmıştır.
Bir de bize zerk ettikleri korkular var. Hatırlayın, iç savaş çıkar diye korku salan CHP ve millet İttifakını. Sanki iç savaş yokmuş gibi. Evlatlarının katillerini arayan Cumartesi Anneleri her hafta ters kelepçeyle İstanbul’un göbeğinde gözaltına alıyorlar, hakkını arayan işçileri, özgürlüğüne sahip çıkan kadınları, gençleri darbedip kelepçe takıyorlar, tacizin, yolsuzluğun haberini yapan gazetecileri tutukluyorlar, Kürtçe şarkı dinleyen gençlere işkence yapıyorlar, örnekler çok. İç savaş, işçilere, kadınlara, doğası için direnenlere karşı çoktandır var.
Olağanüstü hâl ilanı ile korkutuyorlar mesela, sanki bu topraklarda olağan bir an yaşanmış gibi!
İşte seçim sonuçları ve CHP’nin seçimlerin çalınmasına verdiği destekle beraber, bunların hepsi için sona gelindi. Bir kez daha gördük ki, saray rejimi sadece Erdoğan, sadece AKP değil, tüm burjuva partileri, muhalefeti ile birlikte anlaşılır oluyor.
Seçimlerin ardından, ‘kim kazanırsa kazansın’ büyük bir ekonomik yıkım olacağı herkesin malumuydu. Seçimler öncesi 19 lira civarında olan dolar hızla 26 liralara geldi. Yahu bu halka, tescilli bir ABD-İngiliz vatandaşı Mehmet Şimşek’in maliye bakanı olması bile değişim diye yutturulmak isteniyor. Haziran ayı geldiğinde açıklanan maaş zamları daha işçinin, memurun eline geçmeden eridi bile. Emekliyi saymıyoruz, zira onlara öteden beri sunulan iki seçenek var, açlıktan ölmek veya direnmek.
Ekonomik kriz kendini daha fazla hissettirecektir. Nedeni açık; saray rejimi, ABD çıkarları için savaşa hazırlanıyor. Osmanlıyı bilirsiniz, her savaştan önce, savaşın maliyetini çıkarmak için halka yeni yeni vergiler salar. İşte ‘Yeni Osmanlılar’ aynısını yapıyor. Hem de KDV, ÖTV gibi, yükünü yoksulların taşıdığı vergiler. Şu MTV mesela, ne kadar ‘akıllıca!’ Hangi cin fikirli akıl ettiyse artık. Her evin önünde bir araba var nasıl olsa. Bunların vergisini bu yıl iki kere alırlarsa hazine bayağı deliğini kapatır. Kallavi bir bahşişi almıştır bunu akıl eden. Bir kelle vergisi kaldı ki ondan da herkeste bir tane var, hem de fakir hanelerde daha çok!
Sermaye de bu savaş ekonomisini çok sevdi. Koç, Sabancı, Doğuş, Anadolu Grubu; bütün holdingler. Öyle sadece beşli çete değil hani. Kârlılık oranları kanıtlıyor bunu.
Artık bu topraklarda, insanca yaşamak istiyorsanız, direnmekten başka bir seçenek kalmamıştır. Direnmek, yaşamaktır. Direnmek ekmeğine, toprağına, yaşamına, çocuğuna, geleceğine sahip çıkmanın biricik yolu olarak ortadadır. Buna birçoklarının, içinde sol adına konuşan, yazan çizenlerin de olduğu birçoklarının hayal dediğini biliyoruz. Oysa bu ülkede direniş vardır ve sarayın duvarlarını saran korkunun sebebidir.
Bu ülkede, onlarca yıldır her türlü savaş devreye sokulmuş olduğu halde, bastırılamayan bir Kürt devrimi var, hemen yanı başımızda.
Bu ülkede, Gezi’den beri, 10 yıldır durdurulamayan, onca baskıya, onca şiddete, iç savaş hukukuna rağmen ve daha bunca örgütlülük zayıf iken, durdurulamayan bir direniş var, bir toplumsal direniş.
Bu direniş, işçi sınıfının, kadınların, çevrecilerin, gençlerin direnişi olarak sürekli farklı yerlerden ortaya çıkmaktadır.
İşte bu direnişleri ortak bir potada, devrimci bir çizgide birleştirmek esas meseledir; görev budur. Bu direnişleri Birleşik Emek Cephesi’nde birleştirmek, daha örgütlü, daha bilinçli, ortak bir mücadele çizgisinde büyütmek mümkündür. Bu hayalse, bu hayal için savaşmaya değer!