Madenci kardeşlerimiz ve önderlerinden Tahir Çetin ile Ali Faik İnter’in anısına saygıyla…
Madencilik iş kolu kapitalist sömürü düzeninin gerçek yüzünü en iyi yansıtan işkoludur. En çok işçi ölümlerinin yaşandığı, çalışma şatlarının en ağır olduğu işkolu olarak biliniyor.
1941’den bugüne kadar Türkiye’de çoğu grizu patlaması, göçük ve yangından kaynaklı olmak üzere 3 binden fazla maden işçisi yaşamını yitirirken 100 bini aşkın işçi de yaralandı.
Soma’da yüzlerce madencinin yaşamına mal olan işçi katliamı; kapitalist sömürü düzeninin vardığı boyutları, işçi sınıfının esaretini ve işçilerin kendi öz örgütlülükleri olarak bilinen sendikaların nasıl devlet ve patron sendikası haline geldiğini de açıkça gözler önüne serdi.
Burjuvazi bizi Soma’da nasıl öldürdü?
“Sabah helalleşerek evden çıkıyorsun. Akşam mesain bitince geçmiş olsun deniyor sana. Böyle bir işte insan isteyerek çalışır mı?”
İşçileri kölece çalışma koşullarına ve ölüme mahkûm eden Soma gerçeği özetle şöyledir:
Kömür ocaklarının sahibi bu alandaki kamu kurumu olan Türkiye Kömür İşletmeleri-TKİ’dir, yani devlettir.
TKİ, ülke çapında uygulanan özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarıyla beraber, daha önce kendisinin işlettiği ocaklardan giderek çekildi, ocaklar özel şirketlere devredilmeye başlandı.
Soma madenlerinde çalışan 15 bin dolayındaki işçinin bugün sadece 1400 kadarı kamu işçisidir.
Açıklanan resmi rakamla 301 işçinin yaşamını yitirdiği, göz göre göre katledildiği Eynez Kömür Ocağı 2009 yılında Soma Holding’e ait Soma Kömürcülük A.Ş’ye kiralandı.
Rödovans (kömür karşılığı kiralama) sözleşmesi ile devletten kömür ocaklarının işletmesini ihalesiz devralan Soma Holding kısa sürede Türkiye’nin en büyük özel kömür üreticisi haline geldi.
2013 yılı cirosu 300 milyon TL olan Holding, 2014 yılı hedefini ise 700 milyon TL olarak açıklamıştı.
Kömür ocaklarının özel sektöre devredilmesi ile birlikte daha önce nispeten daha fazla ücret alan ve daha güvenlikli ortamda çalışan işçiler giderek kölece çalışma koşullarına doğru itildiler.
TKİ’nin işlettiği dönemde yıllık 1,5 milyon ton olan Eynez ocağındaki kömür üretimi, şirkete devir sonrasında hızla artarak 3.8 milyon tona kadar yükseldi.
TKİ’ye 130 dolara mal olan 1 ton kömürün maliyeti, şirketin işçileri düşük ücretlerle yoğun çalıştırması sonucu 24 dolara kadar düşürüldü.
Devlet 2012 yılında, katliamın meydana geldiği Eynez ocağını işleten Soma Kömürcülük A.Ş.’den ton başına 44,79 liradan 3,8 milyon ton kömür alarak karşılığında 171 milyon TL ödeme yaptı.
Rödovans sözleşmesiyle sınır konulmadan çıkarılan tüm kömürün devlet tarafından satın alınması şirketlerin kâr hırsını kamçıladı. “Daha çok kömür, daha çok kâr” sistemin temel düsturu haline geldi.
Üretimin bir dakika bile durmasını ‘kayıp’ sayan şirketler üretimi arttırmak için işçileri soluksuz çalıştırırken, işçilerin güvenlikli koşullarda çalışması için en küçük önlemleri bile almaktan kaçındılar. Eynez ocağındaki katliamdan kurtulan bir işçi ‘maskeniz yok muydu’ sorusuna şu acı yanıtı vermişti: “Maskeler küflüydü… Hiç bir işe yaramadı, çıkartıp attık.”
13 Mayıs günü sabah vardiyasında çalışan işçiler ocağın derinliklerinde kazma sallarken yüzeye yakın bir alanda yangın söndürme çalışması yapılıyordu!
Saat 15.00 sularında yangın kontrol edilemez noktaya geldi ve yüzlerce işçi ocağı dolduran karbonmonoksit gazı ile nefessiz kalarak üst üste yığılıp can verdi.
Katliamın sorumlusu sadece Soma Holding mi?
Soma Holding ile çok yönlü rant ilişkileri olduğu anlaşılan hükümet yetkilileri ilk günlerde Soma Holding’e toz kondurmadılar. Katliama yol açan ‘ihmaller zinciri’ açığa çıkıp tepkiler artınca şirketi günah keçisi ilan ettiler. Aralarında patronun oğlunun da olduğu 8 kişi tutuklandı.
Yüzlerce işçinin canını alan Soma Kömürcülük A.Ş ise, onu azmettiren de devlettir. Devlet ocağın sahibidir. Şirkete kiralamıştır. Şirket burada devletin taşeronu durumundadır.
Yukardaki tablodan açıkça anlaşılıyor, tüm sistem işçinin emek gücünü en fazla oranda sömürmek üzerine kurulmuştur. “Kömür çıkarmaya programlanmış makineler gibi çalışmak zorundayız…” diyen maden işçisi tam da bu gerçeği dile getiriyordu.
Daha çok kömür, daha çok kâr! Sistem budur. Hepsi kâr ediyor; Patron kömürün tonunu 24 dolara mal ediyor, 45 dolara devlete satıyor. Devlet 130 dolara satarak daha fazlasını kazanıyor!
Devletin Soma’daki Müessese Müdürü Hakkı Duran, 2013 yılında 1 milyar 158 milyon 798 bin lira ciro ve yaklaşık 200 milyon lira kâr ettiklerini açıklamıştı.
Hepsi katil, hepsi suç ortağıdır. Soma katliamının daha çıplak hale getirdiği tablo budur. Devletiyle, patronlarıyla, hükümetiyle, yasalarıyla, medyalarıyla, sermayenin uşağı haline gelmiş sendikacılarıyla… Burjuvazi bizi Soma’da böyle katletti.
Unutmayacağız, işçi katillerinden hesap soracağız!
(* İşçi Gazetesi’nin Katliam sonrası yayımlanan özel sayısından alınmıştır.)