Hukuk örgütleri, Maraş merkezli depremlere ilişkin Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde bir günlük Adalet Nöbeti tuttu.
Eyleme, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), Avukat Dayanışması, Demokrasi için Hukukçular, Katılımcı Avukatlar, İstanbul, İzmir ve Ankara barolarından avukatlar katıldı.
“Herkes için adalet”, “Depremi afete dönüştüren, bilimi dışlayan sorumsuzluktur” pankartları açılan eylemde ilk sözü Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu aldı.
‘Halkın ekmeği adalettir’
Köroğlu, depremde kardeşi ölen bir avukatın hatıra olarak yanına aldığı taşı göstererek, “Bir baro başkanı olarak bize bunu yaptırmak zorunda bırakanlar artık hesabını versin istiyorum. O yüzden sonuna kadar mücadele edeceğiz. Halkın ekmeği adalettir ve o ekmeği bize bayatlatarak, yıllardır yedirmeye çalışıyorlar. Şimdi tekrar o ekmeği yoğuracağız ve halka sunacağız. Halka adaleti sunacağız” ifadelerini kullandı.
Anne ve babasını depremde kaybeden avukat Eren Can, hem acılı hem de öfkeli olduğunu kaydetti. Toplumda ortaya çıkan öfkenin doğru yöneltilmesi gerektiğini ifade eden Can, “Anne ve babamı, arkadaşlarımızı, komşularımızı kaybettik. Şehrimiz yerle bir oldu. Ben doğrudan Hatay’a gittiğimde hiçbir arama kurtarma çalışması yoktu. Tamamen bir şehir kaderine terk edilmişti. Orada 3-4 gün boyunca sadece gönüllüleri gördük. Orada sadece siviller ve gönüllüler vardı ve onlara buradan teşekkür etmek gerekiyor” dedi.
‘Hatay’ı terk edenlerin dönüşü sağlanmalı’
Deprem bölgesine giden avukat Ahmet Çoban, Hatay’ın depremden en çok etkilenen yerlerden biri olduğunun altını çizerek, çok fazla desteğe ihtiyaç olduğunu kaydetti. Hatay’ın büyük oranda boşaldığını, sadece yoksul halkın kaldığını dile getiren Çoban, “Hatay’ın bir özelliği var. Hatay’ın demografik yapısının korunması ülkemizin kültürel varlığı ve değerleri açısından çok önem arz ediyor. Hatay çok dilli, çok etnisiteli, çok kültürlü yapısının korunması ve orayı terk edenlerin oraya dönüşünün sağlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Hatay’da ırkçı saldırıların arkasında devlet var’
ÇHD İstanbul Başkanı Çiğdem Akbulut, bölgede “yağmacı” denilerek darp ve işkence olaylarına tepki gösterdi ve “Devlet halkın karşısında faaliyetlerini sürdürüyor. Özellikle Hatay’da ırkçı saldırıların arkasında devleti görebiliyoruz” dedi.
ÖHD İstanbul Eşbaşkanı Esra Bilen de mültecilerin “yağmacılıkla” suçlandığını vurgulayarak, birçok kişiye linç girişimi olduğunu kaydetti. Bilen, “Üzerlerinde resmi kolluk üniformaları bulunan, yüzleri kar maskeli kişiler, insanlara ağır işkenceler yaptı” ifadelerini kullandı.
‘Dayanışmayı güçlendirelim’
Avukat Dayanışması adına konuşan Fırat Al, “Kaybettiğimiz tüm canlarımız için baş sağlığı diliyoruz. Geçmiş olsun diyemiyoruz çünkü geçmedi; bu acı ve öfke geçmeyecek” diyerek sözlerine başladı. Al, “İhmaller sonucu ölümleri protesto etmek isteyen, tepkisini dile getirenler gözaltı ve işkenceye maruz kaldı. Biliyoruz ki; İnsanları enkaz altında ve soğukta ölüme terk eden, dayanışma çalışmalarını engellemek isteyen, yalan haberler ve manipülasyonlarla korku saçmaya çalışan devlet kendi korkularının esiridir. İnsan kalma mücadelesi bizi yan yana getiriyor, dayanışma bizi yan yana getiriyor. Buradan bir kez daha tüm meslektaşlarımızı özellikle deprem bölgelerindeki meslektaşlarımızla dayanışmaya davet ediyoruz.” dedi.
Demokrasi İçin Hukukçular’dan Devrim Avcı, enkaz altında binlerce insan varken iktidarın ortalıkta olmadığının altını çizdi. OHAL ilanına tepki gösteren Avcı, yardımların da geç geldiğine işaret etti. Avcı, “İktidar müdahale konusunda yetersizliğini örterken, eleştirenlere ise ‘gerizekalı, adi, alçaklar’ diye hitap etmesi sorumluluğunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor” dedi.
Eylem, “Hak, hukuk, adalet” sloganıyla son buldu.