Öncelikle bize Yemeksepeti İşçi Komitesi’nin ne zaman ve neden kurulduğunu kısaca açıklayabilir misiniz?
Yemeksepeti İşçi Komitesi yaklaşık 7-8 ay önce sendikal faaliyet için bir araya gelmiş, Yemeksepeti Banabi çalışanlarının oluşturduğu bir inisiyatif. Kurulma amacımız sendikal faaliyeti başlatmak ve Yemeksepeti’nde toplu sözleşme hakkı için işçilerin denetimini ve örgütlenmesini sağlamak. Bu süreçte başka şehirlerde bağlantılar kurduk, sendikal faaliyet için bir araya gelen başka arkadaşlara ulaştık. İşten çıkarılan arkadaşlarımız ulaştı bize. Onlarla bir dayanışma kurmaya çalıştık. Mahkemesi devam eden arkadaşlarımız var, onlarla ilgilenmeye, dayanışmaya çalışıyoruz. Sayfamız üzerinden bize ulaşmaya devam ediyorlar.
Özellikle pandemiyle birlikte motokuryeler hem çok ağır koşullarda çalıştırılıyor hem artan kazalar ve ölümler var. Bunlara karşı işçilerin talepleri neler? Ve siz bu talepler için nasıl bir örgütlenme ve eylem hattı çiziyorsunuz?
Pandemiyle artan talep üzerine her mahallede, hatta her mahallede birden fazla şube ve depo açıldı. hali hazırda var olan süpermarketlerle çalışmaya başlayan Trendyol, Hepsiekspres gibi firmalar çağırdı. Getir ve Yemeksepeti kendi depoları üzerinden çalışıyor. Özellikle son 15 aylık süreçte hem cirolarını hem depo, personel, motor sayılarını kat kat arttırdı. Burada tabi denetimsizlik ve kontrolsüzlük de oluştu. Yani belli bir operasyon süreci var, bu operasyon süreci diyelim ki 15 ay önce 2 bin işçiyi kapsıyorken şu an 5 bin kişiyi kapsıyor. Burada bir operasyon problemi oluştu. İşçiler sorunlarını çözemediler, hala çözemiyoruz. Bir problemimiz oluyor, kesintimiz oluyor ya da ekipmanla, çalışma şartlarıyla alakalı problemler oluyor. Bunları çözemiyoruz, iletemiyoruz vs. gibi problemler var. Yani işlerin yükselişi aynı anda bizim için de bir kaos oluşturdu.
Bunun dışında da işin en önemli kısmı son 1 senede enflasyonun %30-40’larda hissedilmesi ve bizim maaşlarımıza aldığımız şaka gibi bir zam. Çok emek verdik; sokaklarda insan dolaşmazken, şehirler hayalet şehirlere dönmüşken biz sokaklardaydık, çalışıyorduk. İnsanların ihtiyaçlarını karşıladık. Tabi ki işimiz bu, yalnız burada çok düşük ücretlerle, hız baskısıyla, kontrolsüz bir şekilde, yetersiz ekipmanlarla çalıştırıldık. Hala bu şekilde devam ediyor. Büyük bir zenginleşme oldu ama biz buradan hiçbir şekilde ne maddi ne manevi payımızı alamadık. Üstüne üstlük rapor alırsanız, hastalanırsanız priminiz kesilir denildi. Ufacık bir hata yaptığımız zaman aleyhimize kullanılmak üzere tutanak tutulup savunma alınıyor. Yani yarış atı gibi koşturulurken her şey iyi ama en ufak bir şeyinizde gözünüzün yaşına bakılmıyor yani.
Motokuryeler için pandemi sürecinde ek önlemler alınmadı bildiğimiz kadarıyla. Aslında hem motokurye kazaları arttı hem de çalışma şartları çok ağır. Bir yıl içerisinde 190 motokuryenin öldüğü, yaralanan binlerce motokuryenin olduğu, çoğunun da güvencesiz bir şekilde çalıştırıldığı bir durum var ortada. Bu giderek de katlanıyor. Bunlara yönelik nasıl bir değerlendirme yapıyorsunuz? Bunlara karşı bir çalışma planınız var mı?
Sadece Yemeksepeti işçileri olarak diğer taraflara müdahale edebilme imkanımız yok. Tabi ki meslek odası, koordinasyonlar, dernekler ve konfederasyonlar üzerinden esnaf-kuryelerin ya da bizim gibi şirkete bağlı çalışanların sendikal haklarını birleşerek, örgütlenerek savunmaları gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü az önce bahsettiğim gibi büyük bir kaos var ve burada hiçbir güvencemiz yok. Biz diğer firmalara göre daha güvenceliyiz. Daha az ücret alıyoruz ama en azından güvencemiz var. Sigortamız, iş güvencemiz – Kod-29’un olmadığını düşünürseniz- var. Ama Kod-29 tabi iş güvencesini yok sayabiliyor. Kod-29 ile işten çıkarılan arkadaşlarımız da var.
Kod 29 bütün patronların elinde oyuncağa dönüştü. Patronlar hiçbir gerekçe göstermeden bu kod ile işten çıkarma yapıyor. Yemeksepeti de aynı zulüme ortak oluyor.
İşçilerin ekmeğiyle oynamayın! #Kod29aHayır #Kod29Kaldırılsın pic.twitter.com/xnpoHNEWqZ— Yemeksepeti İşçi Komitesi (@YKomitesi) April 7, 2021
Diğer taraflarda kendi adınıza çalışıyorsunuz, vergi dairesinden bir şirket açıyorsunuz ve sigortanız yok. Yani kendiniz isterseniz yapabilirisiniz. İnsanlar enflasyon ve bu ekonomik şartlarda o parayı kenarı ayırıp kendi sigortalarını yapamıyorlar. Kaza yapıyorlar, hiçbir gelirleri olmuyor. Şirketler esnaf-kurye olayını aslında piyasa koşullarını kullanarak kendi lehlerine çevirdiler. Çünkü bu taşeron gibi bir şey aslında. İşverenin hiçbir yükümlülük içine girmediği bir sistem. “Bize bağlı çalışanlardan daha fazla para veriyoruz ama bizi uğraştırmayın. Kaza yaparsanız, eliniz, kolunuz, bacağınız koparsa da ya da ölürseniz benden bir şey istemeyin.” Diyorlar. Esnaf-kurye bu. Getir de %50 oranında bu sisteme geçti. Yemeksepetinde de sendikal faaliyetin sürmesi durumunda işçilerin işten çıkarılarak isteyen esnaf-kurye şeklinde çalışsın, isteyen çalışmasın şeklinde söylemler de kulağımıza geliyor. Bu bir tehdit aslında.
Motokuryelerin gelişen direnişi ve mücadelesi bir yandan da onlar için bir tehdit olarak duruyor. İrili ufaklı basın açıklamaları var, buna karşı süren bir itiraz var, büyüyen bir mücadele hattı da var aslında. Yemeksepetinde kurulan işçi komitesi çok değerli. Her gün motokurye kazaları ve ölüm haberleri duyuyoruz ki bu dünyanın pek çok yerinde de yaşanıyor. Bunların sebepleri neler ve bunlara karşı ne yapılabilir, talepler ne olabilir?
Tabi iş kazası dediğimiz şey Türkiye’ye özgü değil. Gerekli önlemler alınmayınca, iş kazaları her gün herkesin başına geliyor. Fakat İSİG’in raporlarına, uluslararası raporlara bakıyoruz. Bunlara baktığımız zaman %95’inin önlenebilir kazalar olduğunu görüyoruz. İş kazaları önlenebilir kazalardır. Burada sorumluluk bize göre tamamen işverendedir. İşverenin alması gereken kararlardır bunlar, işverenin elini taşının altına koyması gerekir. Diğer ülkelerdeki oranlara bakmamız gerekir ama Türkiye’deki iş kazalarının bir hayli fazla olduğunu düşünüyoruz. Ölümlere baktığımız zaman son 1 yılda 190 işçinin ölümü hiç normal değil. Burada önemli bir önlemsizliğin, dikkatsizliğin yeri olduğunu düşünüyoruz.
Bu da zaten apaçık ortada. Müşterilere 15 dakika gibi süre taahhüt etmek bunun aslında zeminini, temelini oluşturuyor. Bu paketin hazırlanma ve yola çıkma süresi çıkarılınca kuryeye teslim etmesi gereken süre 5-6 dakika kalıyor. Ortada kelle koltukta durumu var. Bu ayan beyan açık: İşverenin işçiler üzerindeki hız baskısı. Sipariş tesliminde hız raporlanıyor. Bu raporlarda hız oranlarınız düşerse uyarı alıyorsunuz, neden geç götürdün diye tutanak yiyorsunuz vs. gibi şeyler oluyor. Bunun önüne işverenden bir şey bekleyerek geçemezsiniz. Bu işçilerin örgütlenmesiyle, sendikal örgütlenmeyle, toplu iş sözleşmesiyle, iş güvencesiyle çözülebilecek bir şey. Çünkü iş güvencemiz olmadığı için sorunları açık açık konuşamıyoruz. Düz yolda kayan lastiklerle çalışıyoruz mesela. Motorlarımız, ekipmanlarımız çok kötü. Ama ne söylediğimizin belirleyiciliği var, ne dinleniyoruz, ne başka bir şey. Tekil olarak sesimizi çıkarmaya bazen de korkuyoruz. Bu ancak örgütlü bir güçle çözülebilecek bir şey. Yaptırımları ancak o zaman olabilir. O yüzden örgütlü olmanın, sendikanın, meslek örgütünün önemli olduğunu düşünüyoruz.
Sendikada da işyerinde de işçi denetiminin önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü problemlerimizi biz biliyoruz; ne insan kaynakları, ne CEO, ne operasyon müdürleri, ne süpervisorler. Bunlar değil. Sorunlarımızı biz biliyoruz, inisiyatif bizde olmalı dememiz gerekiyor. Çünkü bu araçları kullanan biziz, bu ekipmanları kullanan biziz. Arkadaşlarımız kaza yapıyor, kolu bacağı kırılıyor. Siz eğer CEO’muz, dünyanın en iyi ekipmanlarını aldığını iddia ediyor. Bu insanların kolu, bacağı nasıl kırılıyor o zaman? Bu insanlar nasıl kafa travması geçiriyor siz en iyi kaskları kullandığımızı iddia ediyorsanız? Burada bir açık, eksiklik var. Ve yine tekrarlamak gerekirse bu ancak işçilerin inisiyatifiyle, denetimiyle çözülebilir.
Bu görüntüler kış aylarından. Bir sür var böyle görüntü. Bu kışı adi motorlar ve düz asfaltta kayan lastiklerle düşe kalka atlattık. Çoğu arkadaşımız rapor aldı primi kesildi bu yüzden. Kışı bile performans kaygısı ile, dakikalarla yarışarak geçirdik. pic.twitter.com/NewSKBr6RR
— Yemeksepeti İşçi Komitesi (@YKomitesi) April 22, 2021
Tüm bu konuştuklarımız çerçevesinde aslında işçilerin örgütlenmesi gerekiyor. Bir yandan da sadece Yemeksepeti için bir durum değil. Bütün motokuryelerin örgütlü bir şekilde sürece dahil olması, kendi çalışma koşullarını düzeltmesi gerekiyor. Bu ancak onların elinde ve örgütlülüğüne bağlı. Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
Önümüzdeki dönemlerde diğer firmalardaki arkadaşlarla dayanışma kurmaya çalışacağız. Getir’de çalışan arkadaşlarla dayanışmamız devam edecek, onlarla bir koordinasyonumuz var. Motokurye dernekleri, konfederasyonlara çağrı yapabiliriz, sizin de vesilenizle. Bir araya gelerek bize bir yasa lazım dememiz gerek. Motokuryeliğin yüksek riskli iş tanımında olması gerekir.
Sendikaların bu konuda inisiyatif almadığını da dile getirmek istiyorum. Nakliyat-İş Sendikası bundan yaklaşık 5-6 ay önce işçilerin inisiyatifine danışmadan, kendi kafasına göre hareket ederek açıktan bir sendikal faaliyet başlattı. Biz hiçbir işçi arkadaşımızı riske atmamak için çabalarken sendikal faaliyeti tamamen baltalayarak, açıktan bildiri dağıtarak sendikal faaliyet yürütmeye çalıştı. Biz işveren tarafından, müdürler tarafından direkt ağır bir baskıyla karşılaştık. İşçilere sendika hakkında kara propaganda yapıldı. İşverenin buna karşı önlem almasına neden oldu. Tamamen hiç profesyonel olmayan bir şekilde yaptıkları faaliyet bizim sendikal faaliyetimizi baltaladı ve işçilerin baskı görmesine neden oldu. Onun dışında da işveren iş kolumuzu değiştirerek bizim işçileri yönlendirdiğimiz sendikada da, kendi sendikalarında da işçilerin sendika yönetiminden düşmesine neden oldu. Bu tamamen Nakliyat-İş sendikasının acemiliği, iş bilmezliği diyeceğim ama bu biraz ağır olabilir.
5 bin işçiyi kapsayan ve uzun soluklu bir mücadelenin açıktan yürütülmesi, gizli yürütülmemesi bu faaliyeti yerle bir etti açıkçası. İşkolumuz değiştirildi, büro işçileri olarak görünüyoruz şu anda. Yaptığımız iş taşımacılık ama büro işçisi olarak görünüyoruz. Bununla ilgili bakanlığa başvuru yapabilmek için gerekli koşulları sağlamaya çalışacağız. İşçileri bir araya gelmeye ve komitemizle bağlantıya geçmeye, kendi şubelerinde, kendi işyerlerinde komiteler kurmaya ve buradan örgütlenme yürütmeye çağırıyoruz. Diğer firmalardaki arkadaşlarımızı da koordinasyonlar, dernekler aracılığıyla bir araya gelmeye ve örgütlenmeye davet ediyoruz.
Yemeksepeti İşçi Komitesi ile Twitter sayfaları üzerinden irtibat kurabilirsiniz.